Yine bir gece yarısı,
Geçmişten gelenleri ağırlıyorum.
Soruyorum: "Bir şey içer misiniz?" diye.
Cevaplıyorlar hep bir ağızdan:
"Soğmuş çay!"
Sohbetin tadı da bu kadar zaten.
Çok oturmadılar.
Aslında burada yerleri yok artık.
Bunu ben de biliyorum.
Onlar da...
Bir daha gelmemek üzere vedalaştık.
Ama gece biter mi?
Gece uzun, gece daha yeni başlıyor?
Dışarda köpekler havlıyor yine.
Anlamsız boğuşmaları hiç bitmez.
Ne tesadüf!
Ben de boğuşmak için yer arıyorum zaten
Başıboş köpekler gibi.
Geçmişten gelenleri uğurlasam da,
Gelecekten gelenleri ise pataklamak istiyorum.
Suratına suratına...
Onlar da fotoğrafta kalanlar olurlar.
Ara ara tekrar gelir,
Tekrar pataklarım onları.
Vakti gelir ve onlar da oturmaya gelirler.
Soruyorum: "Bir şey içer misiniz?" diye tekrardan.
Öncekiler gibi aynı: "Soğmuş çay!".
Sırf bunu için bile pataklamak istiyorum ama.
Anlıyorum artık.
Boşa yumruk sallamanın çare olmadığını.