Kararmış döküm tavanın isli gövdesi çatlatıyor körpe kestaneleri 

Köşe başında gece simitçileri

Ve soğuktan kaskatı kesilmiş etli butlu simitler

Tombul ampüllerden  damlayan sarı ışık yeşil elmaların sulu gövdelerini aydınlatıyor 

Ben sana bakınıyorum 

Tezgahta sere serpe uzanan ölü Balıkların ağzından dökülüyor okyanusların  nefesi , kirli kaldırımlara 

Cızırdayan florasanların keskin mızrakları gecenin saten örtüsünü deliyor 

Kurumuş kahve lekesi yine birilerine geleceklerinden bahsederken 

Kediler umursamıyorlar olup bitenleri

Kalın bıyıkların yansıması otobüslerin camlarından pilavcıların masalarına düşüyor

Süpürüyor çöpçüler  kaldırımlarda biriken sohpet artıklarını 

Ağlamak seni anlamama yetmiyor 

Ortadoğunun kavruk pirinç cezveleri fokurduyor dar mutfakların ocaklarında 

Sineklik aralığından şehrin ışıkları doluyor mutfağın sararmış fayans aralarına 

Gece lambaları aydınlatıyor oryantal desenli kalın hôl halılarını 

Ağlamak kendimi anlatmama yetmiyor 

Seramik tabakların yayvan gövdesi sarı patateslere bulanıyor 

Göbekli udların gergin telleri duvarları doğunun kahverengi kederine boyarken 

Kimse tabağındaki mor turpların yanına sohbetimden biraz daha istemiyor