Eylülün kaçıydı bilmem bugün. Yedi lira toplamıştım. Karnımız doyacaktı iyi kötü, biraz da para arttırabilirsem yarın da kahvaltı yapabilirdim. Yazları iyi kötü geçiriyordum tabii ama kışları atlatmak işte o kadar kolay değil. Açlıkla uğraşmak neyse de başını sokacak bir yer olmayınca çok kötü oluyor. Açlığa alıştı zaten vücudum, bir öğün olsa yetiyor. Öğün dediğim de birkaç lokma işte; ölmeyelim maksat. Park, bahçe, köprü altı neresi bulursam artık yatıyorum akşamları. Uyku sayılmaz pek aslında; polisi, bekçisi, ayyaşı, tinercisi, orası benim yerim kalk oradan diyeni... Anlayacağınız rahat yok pek. İki üç saat uyursan kardır. Sıcak yorganın altında başını yastığa koyup uyumak bir hayalden öteye gitmez pek. Kalkıp karnını doyurma uğraşı uykudan sonrası...


Bir gün afiyetle karnımın doyduğunu hiç hatırlamam. Annem babam var mıydı, onları bile hatırlamam. Sanki hep sokaklardaydım. Para kazanamadım hiç. Hiç kimse beni yanında çalıştırmadı. Ne bir iş öğrenebildim ne bir düzen kurdum... Hep ikinci sınıf insan muamelesi gördüm. Sizler ikinci sınıf insan nedir, bilir misiniz. Sizi görmezler, varlığınızla yokluğunuz belli değildir. Aynı zamanda istemezler de sizi. Ne onlarla göz göze gelmenizi ne de bir şeyler söylemenizi... Alt sınıf bir insan olarak yaşar gidersiniz. Hâlbuki kimseye bir zararım yok ki benim; bir yaşam savaşı veriyorum sadece. Ölmemek için bir uğraş benimkisi. En azından yaşamaya değer verip onun için çabalıyorum ya... Ama onun benle pek arası yok gibi kendini kıymetsiz görenin peşinde hep.


En son kaç sene önce çöplerden bir şeyler bulup giymiştim üzerimi, unuttum. Yaşlanıyoruz tabii gün geçtikçe, üzerimize uygun bir şey bulmak da zor. Bir arkadaşıma cenaze evinin birinden birkaç parça üst baş vermişler geçen hafta. Nerde bende o şans... Geçtiğim sokaklardan kovmadıklarına şükrediyorum. İnsanlara yaşantımız saçma geliyor. Ben istemiyorum ki bu halde kalmak. Fakat yaş bir yere ulaşınca ne bir işe alıyorlar ne de bir işe elin alışıyor. Bir zengin oğlu doğmadık işte... Fakat insan parası olmayınca mı anlıyor bilmem ama para sadece insanların taptığı bir kağıt. Ya da param olmadığı için bahane üretiyorum işte, ne bileyim... Fakat kağıtların en sevdiğim yazılı olanlar. Yani anlayacağınız gazete, kitap ve benzeri şeyler. İnsanların her şeyi tamam eyvallah da; kitap atıldı mı çöpe işte basıyorum kalayı. İşte o zaman gerçekten diyorum ki kıymet bilmez yaratıklarsınız ve bize ikinci sınıf insan gözüyle bakıyorsunuz ama siz daha insan olmak ne onu anlamamışsınız.


Ben aç kalsam da ölsem de bir köpeğe sarılıp yatmasını bilirim. Sizler başınızı kaldırıp etrafınıza bakmayı bilseniz yeter şimdilik. Sonrasını elbet öğrenirsiniz. Karanlığa başımı gömmemişim en azından ben. İnsanlar... Sizler büyük insanlar; bilmem ne zaman düşman oldunuz insanlığa. Ne demiş üstat:


Ekmek büyük insanlıktan başka herkese yeter

                                       pirinç de öyle

                                       şeker de öyle

                                       kumaş da öyle

                                       kitap da öyle

büyük insanlıktan başka herkese yeter.