Anneannemin üç tane melamin kuruyemiş tabağı vardı. 15 cmlik kare biçimli tabaklar. Üzerlerine Turgut Zaim resimleri benzeri türkmen obaları resmedilmiş. Yayık döğen badem gözlü türkmen kuzları, keçiler, kilimler, pınarbaşı, testiler, ağaçlar, çayırlar, atlar. Küçüktüm, ilkokul 4-5 gibi. Hafta sonları köye, anneannemlere giderdik. O tabaklarla bisküvi koyardı biz çocukların önüne. O tabaklarla hayallere dalardım. Bazen tabakları özellikle alır, yere dizer, her milimetresini ezberlercesine seyreder ve burası yeryüzü cenneti olmalı derdim. Hayalimde bir köy kurardım. Oysa anneannemlerde köyde yaşıyordu. Evinde çeşme yoktu, bidonlarla çeşme başına gidiyorduk. Kilimler, sedirler, koyunlar, inekler köyde de vardı. Tek fark resimlerdeki gibi rengârenk bir mutluluk saçmıyordu. Yoksulluk vardı, zorluklar vardı.


Ve dedem vardı, temiz bir huzur verirdi. O Kur'an sayfalarını çevirirken ben türkmen obalı tabakları alır yanına otururdum. Ve geçmişi rengârenk güzelliklerle dolu Türklerin yeniden yeryüzü cenneti köyler, kentler kuracaklarını hayal eder anlatırdım.


Küçük bir bahçesi vardı dedemin. Ağaçlara, sebzelere, çiçeklere, kedilere, köpeklere, hatta farelere, kaplumbağalara, kirpilere sevgi ve saygısı vardı dedemin. O bahçede her şey dedemin şefkatiyle sarılıydı. Dedem vardı, türkmen obalı tabaklar vardı, yeryüzü cenneti düşlerim vardı. Pırıl pırıl bir yaşamdan, dedemden Bektaşilikle ilgili duyduklarım ve ilk solculuk çabalarım vardı.


Yıllar sonra Kur'an okurken farkettim. Cennet selam yurduydu ve bu dünyada da olabilirdi.


Vakıa 25,26 : "Ne bir boş söz işitirler orada ne günah sözü. Ancak bir kelam işitirler: Selam, selam.”


Ancak bir kelam işitirler, selam, selam. Hepimizin yürekten özlediği bir yer. Dünya için de, ahiret için de iyilik, güzellik isteyin dendiğine göre, dünya için bir şeyler yapmak gerekmez mi? Gerekir. Öyleyse yeryüzü cenneti için çabalamalıyız. İnsanın insana sevgi, saygısının olduğu bir toplum, insanlık onurunun aziz tutulduğu bir toplum.


Toplumsal adalet ve dayanışma, barış, gelirin hakça bölüşüldüğü bir ekonomik yapılanma, eğitimde birlik, bütünlük, çağdaşlık ve geleceğine güvenle bakan bir toplum olmak, yani solcu olmak bir çocukluk düşü mü?