cevherlerin, cevherine sor
iklimsiz fırtınalarda yorgunluğumu
ve kimsesiz anıtlardan fışkıran güllercesine
düşmekte olan haletiruhiyemi.
beni, evet bizzat beni
dilim dilim doğrayan yüce kuvve
adına aşk, adına isyan ve anne dedikleri
kalplere inen mücerret yumruk, kan,
rengârenk, göğem, mora çalan.
göğün gözlerinde yansımadığım geceler var
ışıksız, lâkin senden ibaretliğimle,
tüm aynalar kırgın, tüm eller keskin
otoritelerce çarpılmış öfkesiyken askerlerin
kaç baharın soluğunu ıskaladığıma,
kaç emrin, kaç demiri kestiğine şahidim.
soluyorken, güllercesine
başucumda Yusuflar, kuyular ve günahlar
içlerimde gelmemiş mektupların sözleri
her arayış, her yok oluşta
izzetinefsimin dolunaylı geceleri.
ben, evet bizzat ben
hangi mecnunun kandırdığı ümitvâr olduysam
tir tir titreşen nöbetlerimde
hangi celladın nefesiyle öldürdüysem kendimi,
öylece pişman, öylece arsız,
yeniden aşık ve yalnız.
soluyorken, güllercesine
Enes Çakmak
2022-12-10T19:27:05+03:00Yorumunuz için teşekkür ederim :)
Mısra Ergök
2022-12-10T07:25:48+03:00“tir tir titreşen nöbetlerimde
hangi celladın nefesiyle öldürdüysem kendimi,
öylece pişman, öylece arsız,
yeniden aşık ve yalnız.
soluyorken, güllercesine“ çok iyi…