cevherlerin, cevherine sor

iklimsiz fırtınalarda yorgunluğumu

ve kimsesiz anıtlardan fışkıran güllercesine

düşmekte olan haletiruhiyemi.

beni, evet bizzat beni

dilim dilim doğrayan yüce kuvve

adına aşk, adına isyan ve anne dedikleri

kalplere inen mücerret yumruk, kan,

rengârenk, göğem, mora çalan.


göğün gözlerinde yansımadığım geceler var

ışıksız, lâkin senden ibaretliğimle,

tüm aynalar kırgın, tüm eller keskin

otoritelerce çarpılmış öfkesiyken askerlerin

kaç baharın soluğunu ıskaladığıma,

kaç emrin, kaç demiri kestiğine şahidim.

soluyorken, güllercesine


başucumda Yusuflar, kuyular ve günahlar

içlerimde gelmemiş mektupların sözleri

her arayış, her yok oluşta

izzetinefsimin dolunaylı geceleri.

ben, evet bizzat ben

hangi mecnunun kandırdığı ümitvâr olduysam

tir tir titreşen nöbetlerimde

hangi celladın nefesiyle öldürdüysem kendimi,

öylece pişman, öylece arsız,

yeniden aşık ve yalnız.

soluyorken, güllercesine