Derin yalnızlığını da alıp meyhaneye doğru yol aldı. 70'lik rakı uyuşturuyordu ağrılar içindeki kalbini. Her gece aynı saatte, aynı masada, aynı bardakta alıyordu alkolünü. Sızıyordu gecenin derin saatlerine. En çok da sarhoşken söylüyordu en güzel şarkılarını.

En güzel şarkıları en güzel biçimde söylüyordu. Gözleri kayık, ağzı yamuk, sesi yanıkken... Gitarı vardı. Zaten bir gitarı, bir de unutamadığı o zat-ı şahsın kalbine kazıdığı acısı vardı. Her gece ama her gece bağırıyordu tanrıya: “İsyann...”

Senaryo aynı, oyuncular aynı, set aynı...

Döngü durmadan oynuyordu.

Bozulursa eğer kaset çalar, öldürecekti yaşamı; zamanı, ruhları...