Yazar mutluydu ya da her zaman yaptığı gibi mutluluk taklidi yapıyordu. Taklitlerde başarıya ulaşmıştı. Hikayelerinde tanımıştı karakterleri. Ve onların yerini almak, onlar gibi davranmak zor değildi. Ne de olsa etrafındakiler bilmiyordu onu. Kim bilebilirdi ki aslında ne kadar yalnız olduğunu. Ya da sisli gözler ardında yazdığı metinleri. En büyük hatasıydı belki de yazarın. Çok değer vermek... O hikayelerindeki karakterlerine çok değer vermiş bir yazardı sadece. Bilmiyordu yazar, o kadar kişi tanımasına rağmen insanların iki yüzlü olduğunu. Öğrendi yazar. Yavaş yavaş, acı çeke çeke. Öğrenmek zorunda kaldı. Belki o da artık iki yüzlüydü. Bunun bile farkında değildi yazar. Yazarın zihni bulanıklaşmıştı. O kadar acıya dayanamamıştı yazar. Kendi sonunu getirmişti. Akıl hastanesi içindeydi artık yazar. Hayatına devam etmek zorundaydı orada. Etmek ve etmemek arasında kaldı yazar. Hayat, kıymetli değildi onun için. İnceledi etrafını. Etrafını ayrıntılı şekilde inceledi. Uzun uzun baktı. Cam kenarında okuma yaptığı sandalyeye, uyumak için girdiği ama tavanı izleye izleye adım adım onu daha da delirten yatağa, etrafa ışık saçan avizeye ya da yazmaya devam etmesi için konulan masaya. Bakakaldı masaya, sahi kim koymuştu o masayı oraya? Yazar hatırlamıyordu aslında. Silmek istemişti belki de, kim bilir. Ona acılar veren hiçbir şeyi hatırlamak istemiyordu. Masayı incelemeye devam etti yazar. Bir defter, kalem ve cam bir bardak. O an düşündü yazar. Belki de uzun süredir ilk defa bu kadar ayrıntılı düşündü yazar. Onun için kıymetli olmayan hayata son vermek için ne ara eline aldığını bilmediği cam su bardağına baktı. Altında kalmış son su damlalarını içti usulca. Elindeki bardak sanki kendisiymiş gibi düşündü yazar. Bir fark vardı, yazar paramparça idi. O zaman elindeki bardak da paramparça olmalıydı. Bardağı yere fırlattığı süre zarfında zihninin bulanıklığının gittiğini hissetti. Tüm umutsuzlukları, hayal kırıklıkları gözleri önüne geldi. Artık tutamıyordu yazar gözyaşlarını. Akıyordu usul usul gözyaşları. Gözyaşlarının aksine oluk oluk akan başka bir şey daha vardı etrafta. Yazarın elindeki ufak cam parçasıyla kestiği bileğinden akan kandı bu. Son vermişti yazar, onun için önemli olmayan hayata.