yine de kaldırım taşlarının aralarında çiçekler açar,

sen yine aynı masada.

şimdi çekilmez bir acının ortasındayım.

gözlerin nerede?

ya ellerin?

sana gülümseyenler ve seni görenler kim?

ben değilim.

biliyorum.

yine de bahar gelir,

kapımda usul bir papatya büyür.

içeri alırım, belki o da beni sever.

seni kimler sevsin?

bilmiyorum ama sen bilirsin.

ağladım ve isyan ettim,

beynimde sana dair bin tane cümle kurdum.

-evet saydım, bin tane.-

hangisinde haklısın?

haklı olman için neden çabalıyorum?

yine de deniz kenarları güzeldir.

ben sudan korkarım,

hatırlar mısın?

seni bu kadar iyi tanıyor olmanın,

bir gün ızdırapa dönüşeceğini hiç sanmazdım.

ama ummazdım, kör kaldım.

şimdi kim bilir hangi neşeyle oturduğun,

ve bir zamanlar bana gülümsediğin o masa.

hani sana bakarken bir fotoğrafımı çekmiştin,

işte o masa.

sana aşık olduğum o masa.

seni tüm umarsızlığınla,

bana bıraktığın tüm o histerik rüyalarla

geri dönmeyi ihtimal bile saymayarak,

seninle yıllar sonra bir parkta oturmayı bile düşlemeyerek,

terk ediyorum.

yine de yaz gelir,

baharın sonu zaten hep bellidir.