Bir örümceğin ördüğü ağdan

Boynuma ilmek geçiriyorum

Pek kıymetsiz bir ilmektir bu

Ancak sımsıkı bir çelikten sanki

Ha koptu ha kopacak derken 

Can çekişmenin keyfini 

Tüm seyirciler izleyebilsin diye

Ruhsuz bedenimi sallandırma gayretini

Sanırım çok görmem şu amansız kayıtsızlığa


Üstüne çıktığım taburenin 

Modası çoktan geçmiş

Etrafımda ise modacı kara sinekler uçuşuyor

Kokuşmuş olan ben miyim?

Yoksa şu önümdeki sırtlan gülüşler mi?

Bilemiyorum, bilmek dahi istemiyorum!


Üstüme çullanmış dört duvarın ağırlığında

Umarsızca celladıma gül hediye ediyorum

Surat ifadesi belirsiz bir kayıtsızlıkta

Ve bunu bir tek ben görüyorum sanki

Gözlerinde kin değil yaş birikiyor

Kefenim kapkara bir çarşaftan

Son isteğim ise kudret helvası değil 

Bir bardak kaçak çay ve Bitlis tütünü


Derin nefeslerle içiyorum

Ve her şey kayboluyor birden

Sigaramın çıkarttığı sis bulutu 

Görüş açılarını katlediyor sırtlanların

İnsanları bu zevkten mahrum ediyorum

Yeteri kadar eğlendiler çünkü

Vakit sahte gözyaşları dökme vaktidir

Bu veda bir son mu?

Yoksa yeni bir başlangıç mı?

Hayat denen zehrin panzehri mi yoksa

Sanırım biliyorum ve dahi bilmek istiyorum!