Kime geldi bu yıl sonbahar? Ağaçların yaprakları döküldü mü? Ben göremedim. Ne zamandır toprak kokusu alamadım. Yürümeyi unuttum. Gözümün kenarları kırıştı. Yaşlanmak da diyebilirsiniz gökkuşağını öldürmek de. Katiller her zaman olduğu gibi özgür. Maktuller kırgın. Adalet başına buyruk.
Eylül bitmiş. Kimse söylemedi bana. Takvimler yine yapmıyor işini. Kaldırımın kenarına dizilmiş kırmızı çiçeklerin grisi solmuş. Gürültü zihnimize gelmiş yuva kurmuş. Gördüğüm herkes korkak, çekingen, saçma. Buna mevsimler de dahil. Gece gökyüzü de dahil.
Gündüz gökyüzü dost. Umut mavisi. Kiraz çiçeği.
Duyguların isimleri değişti. Kimliklerinde hâlâ eski isimleri yazıyor. Belli ki memurların siyasi tanıdıkları var. Şaşırıyorum ben de. Kim kimdi, ne ne zaman olurdu. Bilinmezlik sadık bir kız kardeş gibi bağdaş kurdu yanıma. Elleri hep saçlarımda. Saçlarım okşandıkça mutlu bir gözyaşı, hınzır bir bakış. Saçlarım okşandıkça dünya benim.
Sarılmak hep 2 yaşında. Öyle savunmasız, öyle ritim değiştirici ki. Dünya yönünü değiştirdi zaten birkaç aydır. Güneş akşamları doğuyor. Ay isterse görünüyor. Kuşlar mı! Kuşlar hep istediği yere uçuyor...