Kalktı kara gönül treni,

Çaldı acı acı ölüm çanları,

Ayrılık aniden geldi başa,

Tanrıya mahsus güçlerin,

Kuvvetsizliğinde ağlıyorum,

Tanrının ışığı altında,

Karanlıkları içiyorum,

Azizim yaşlanıyorum.


Korkmuyor Tanrı benim gibi,

Korkmuyor ölümden!

Pişman değil Tanrı benim gibi,

Pişman değil seni var etmekten!

Sızısını çekmiyor Tanrı benim gibi,

Varlığın sızısı vurmuyor ona!


İsyan etmekten korkar her sakince ruh,

Ancak Tanrım, bir kaç sorum var sana,

İsyan olmadığı apaçık ortada!


Korkmadığın ölümü,

Ne diye korku ile doldurursun insanın ömrüne?

Yaşamadığın aşkı,

Neden verdin öylece, insanın aciz yüreğine?

Tek şansımız var Tanrım bizim,

Öyleyse neden verdin hissetmediğin pişmanlığı?


Şu ulaşamadığım yıldızlar neden var?

Düşleyebildiğim, neden imkandan yoksun,

Hissettiklerim nasıl da namümkün?


Duyuyorsan beni, neden duymuyorum seni?

Ne gerekir senden olmak için?

Senden gelmişse şu ruhum,

Neden giyinir deli gömleğini?


Beni yaratan, kainatı da yarattı,

İçimde hep fazlası,

Sensizliğin soğuk ısırığı,

Yaşlılığın sızısı ve sessizlik.


Ölüm dediğin, kapatmaksa gözleri,

Sensizliğin getirdiği karanlık kadar,

Zifiri mi Tanrım, ölümün karanlığı?