Sevilmek ruhumdaki acıyı geçirmeyecek. Doğuştan gelen bir yarayı sonradan estetikle almak kolay değil. Öncelikle söylemem gerekir ki bunları okuyanın geçmişini geride bırakması gerek. Konuştuklarımızın ne yaptıklarımızla bir ilgisi yoktur. Yapacaklarımızla alakalı, yalnızca yapmış olduklarımızdan mı sorumluyuz? Yani aklımızdan geçirip kaçtığımız şeyler bizim yükümlülüğümüz değil mi?


Hayatta ne yaşarsak yaşayalım, aklımızdan ne geçirirsek geçirelim bizim yükümlülüğümüz bu, sorumluluk bizde. Geçmişi tamamen öteleyemiyoruz ne yazık ki! Sevenin yalnız biz olduğu anlarda uzak kalıyoruz her şeyden. Geçmiş gün yüzüne çıkıyor, önce ben hiç sevilmemişim ki zaten, ne bekliyordun ki diyerek hazmedemiyoruz gerçeği. Ruhumuzdaki acıyla dolup taşıyoruz, eksiliyoruz. Eksilen biz, eksilen gün ömürden… Ne kadar konuşsak da nafile, eksilen zaman… Yazarsak belki eksiklerimizi fark ederiz, yapacaklarımız için belki bir umut olur lakin yaptıklarımıza çözüm yok. Bir keşkeye daha yer olmasın kalbimizde diye, yapacak olduklarımızın sorumluluklarını unutmayalım da yolumuza bakalım diye…