Yapılan araştırmalar ve bulgular sonucu tarımın Neolitik Çağ'da başladığı düşünülüyor. Tarım neden başladı ya da nasıl bulundu sorusuna değinecek olursak, araştırmacıların teorilerinden biri üretim fazlasından çok tüketimin oluşmaya başlaması, yani nüfus fazlası kaynaklı artan tüketim miktarının karşılanmak istenmesi nedeniyle tarım başlamıştır. İnsanların çoğalması ve ihtiyaçların artması nedeniyle avcılık ve toplayıcılık dışında farklı bir alternatif üretmek zorunda kalınmış ve bu da deneme yanılma yöntemi ile tarım başlangıcının doğmasını sağlamıştır. 


Tarımın bulunması öncelikle besin ve insan doyumu dışında maddi kazanç olarak da birçok şeyi etkilemektedir. İş gücü sayesinde insanlar çalışıyor, kazanıyor, doyuyor. Önceki yüzyıllardan örnekler verilmesi gerekirse başta nüfusun büyümesine katkı sağlayan tarım, aynı zamanda bu büyüyen toplum içerisinde insanların alması gereken kalorileri de sağlamış ve avcılık-toplayıcılık eyleminden kazanılan besin ya da gelir gibi faaliyetlerin iki katına çıkmasını sağlamıştır. Aynı zamanda ilerleyen süreçlerde insanlar tarımı geliştirerek, makinelerden tutun sulama araçlarına kadar bir sürü icat ile tarımı da kolaylaştırarak iş gücünü eskisinden daha da azaltmanın yolunu bulmuşlardır. 


Tarım, insanların geçimini sağlayan bir unsur olmaya başladıktan sonra yerleşik hayata geçişlerinde de önemli bir rol üstlenir. Yerleşik hayata geçilmesiyle küçük yerleşim birimleri kuruldu. Basit köy yerleşimlerinde tarımdan elde edilen fazla üretim, diğer ihtiyaçların karşılanması için mübadeleyi geliştirdi, çiftçilik dışında yeni meslekler doğdu. Çiftçiler, esnaf, tüccar, din adamı, savaşçılar gibi yeni sınıflardan oluşan daha büyük topluluklar, şehir toplumu ortaya çıktı. 


Önceki yüzyıllar içerisinde genel olarak tarımın toplum üzerindeki etkilerine örnekler vermem gerekirse, ekonomik olarak tarım için işleme araç gereçleri kullanılmaya başladığı için ticari bir önem kazanmaya başlamıştır. Tarımda makine teknolojileri ve para ekonomisi benimsendikçe, karlılığı yüksek yeni üretim yöntemleri ortaya çıktı. Böylece tarım sektöründeki fazla nüfusun başka alanlara kaymasının ekonomik zemini hazırlan­mış oldu. Sosyal olarak bakmak gerekirse, toplum da elit kesimler, soylular ve işçi gibi sınıflar, kölelik anlayışı edinmiştir. Tarım sektöründe görülen istihdam fazlalığı karşısında, sanayinin geliştiği kentlerdeki iş gücü ihtiyacı, geleneksel kentlerin hızla büyümesine, çarpık yapılaşmalara, varoşların ve gecekondulaşmanın ortaya çıkmasına yol açmıştır.


Kendi ülkemize bakacak olursak, tarım sektörü Türkiye'de cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar, ekonomik ve sosyal olarak gelişmemizde çok önemli görevler üstlenmiştir. Tarım sektörünün ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu anlamamız için tarımın bize sağladığı yararlara biraz göz atalım isterim. Tarım, ülke nüfusunun beslenmesini sağlar. Milli gelir ve istihdama katkıda bulunur. Sanayi sektöründe hammadde ihtiyacını karşılar, sanayiye sermaye aktarımı sağlar. Bu ve bunun gibi verilebilecek bir sürü örnek mevcuttur. Bu nedenle tarım ekonomimizde vazgeçilmez bir sektör olmaktadır. 


Ekonomik etkileri dışında tarım; besin kaynağı, giyinme ve sağlıklı bir çevrenin oluşması ve korunması, ekolojik dengenin kurulması ve sürdürülebilmesi için önemli bir yere sahiptir. Bu sebeple tüm ülke halkının bu konu ile ilgilenmesi son derece önemli ve etkili bir sektör olduğunu bilmesi gerekmektedir. 


Tarımın, sosyo-ekonomi üzerindeki etkileri oldukça büyüktür. İnsanların yaşayabilmesi ve sağlıklı beslenebilmesi için tarım oldukça önemlidir. Tarım unsuru, insanların beslenmesini sağlamakla kalmıyor ülke düzenine ve diğer ülkeler ile ilişkilerimize kadar uzanan bir etkiyle bizleri sarıp sarmalıyor. Dave Cook'un da dediği gibi: ''Tarım, devletin merkezinde yer alır.''