Joe, bir ortaokulda orkestra öğretmenidir. Tutkularının ve hayallerinin peşinde koşarak bir yaşam süren Joe, bir gün hayalini gerçekleştirebilme fırsatı yakalar. Fakat hayallerini gerçekleştireceği gün başına büyük bir talihsizlik gelir. Talihsizlik sonucu, film boyunca hep haklı bulduğum 22 ile tanışır ve Joe’nun hayalini gerçekleştirebilmesi, içinde bulunduğu talihsizlikten kurtulması için çözüm yolları ararlar.
Soul, keyifle izlediğim muhteşem bir Pixar animasyonuydu. Sürekli bir şeylerin peşinden koşarak ve sürekli bir şeyler yapma ihtiyacı duyarak yaşıyoruz bize sunulan hayatı. Daha doğarken kendisi için hazırlanmış bir kalıp içine doğuyoruz. Bazılarımız büyüdükçe üzerine uydurulmuş bu kalıbın kendisine uygun olmadığını ve belirli kalıplara bürünmeden yaşamak istediğini fark ediyor. Bu farkındalık sonucunda kendisi ve ne istediğini bulmaya çalıştığı yeni bir sürece giriyor. Daha iyi hissedeceği, mutluluğunun da mutsuzluğunun da kendisine ait olacağı gelecek planları yapar ve bundan sonrası bu hayali gerçekleştirebilmek için çabalar.
Ben de doğru olanın bu olduğunu düşünüp bu süreçlerden geçtim ve şimdi hayalini kurduğum şeyleri gerçekleştirebilmek için çabalıyorum. Tıpkı Joe gibi. Soul bize yaşamanın sadece bundan ibaret olmadığını hatırlatıyor. Hayatının, kendini ve zamanının kıymetini bilmek sürekli çabalamak anlamına gelmiyor. Mutlu olmak, iyi hissetmek ve anı yaşamak için sürekli bir şeylerin olmasını beklememize gerek yok, içinde bulunduğumuz zaman bizim için daha kıymetli olmalı. Tutkuyla bağlandığımız hayallerimizden ya da hedeflerimizden vazgeçin demiyor Soul, tüm bunlar için çabalarken yaşamayı da unutmayın diyor. Soul hâlâ yaşamayı ertelediğimin farkına varmamı sağladı.