suya yetişemiyorum

taşların hüznünden paramparça ayaklarım

kayalara, ovalara ve yazgıma çarpa çarpa seriliyorum

tuza boğuluyorum


engel kalmadığında toprak çeker seni

ölüm istenciyle ağrır karnın ve dalgalar fısıldar:

"gir içime, karış bana, bırak kendini, gel. gel. gel."

çok değil, biraz cesaret

ha gayret, az daha cesaret

bu bir lütuf, bu bir mucize

önüne geçebilecek tek engel ellerin olur ansızın

yüzebilmek en büyük lanetin ve suların kuduzluğu

beyaz köpükler, beyaz, kabarık ve körpe

suya yetişemiyorum

kurbağalama, balıklama, çivileme, korkma

gir içime, dibim görünüyor

buralarda benden sığ yok

kamçı, kamçı, kamçı

neredesin. buradayım.

eriyor, tuz buz oluyorum

dönüyor ve kırbaç


bakmayın bana, süzmeyin

endamım yok, her şey neyse tam aksiyim ben

suyun aksi, dağın aksi, gemilerin ve sazlıkların

hem de tortullanacağım

o kadar çoksunuz ki sizinle savaşmayacağım