Semânın doruklarında, ruhlara tüm insani hislerin bahşedileceği o an, soyut, ölümlü ve ölümsüzlüğe haiz âcizane varlığıma, tüm hislere nazaran ekseriyetle karamsarlığın sunulduğunu, dudaklarımı yalayan soğuk metalden böğrüme akan yaşam şarabını içtikten, onu cennetvari bir içecek misali yudumladıktan çok sonraları hissediverdim.


Tanrı’nın diğer kullarına kıyasla, iyi ve güzel kabul edilen aşk, mutluluk ve huzuru hak etmediğimi düşünerek, düşlerimde kahrolmak mı yahut bedbahtlığın içindeki gizil sırrı şükür ve temenni ile kabullenmek mi gerektiğini bilemediğimde, başlangıçta hak edilenlerin mi verildiğini yoksa verilenleri de hak etmek mi gerektiğini düşündüm doğrusu.


Ben, varlığı anlamlandırmaya gayret eden insanoğlunun ne kadar da zor ve anlamsız bir çabaya giriştiğini bildikçe, kelimelere dökülen ve tarif edilenlerin ardındaki mânânın yanılgılardan ibaret olduğunu ve Tanrı tarafından bana sunulanların yek ve biricik benliğimin her zerresinin kıymetini, günahkâr, şeytani ve anlamak kabiliyetinden yoksun olan insanın sözlerinden kurtularak mı hissedecektim?


Bilge kişiler, azizler ve peygamberler, cehaletten, cehaletin farkındalığına ulaşmanın yoluna çıkacaklara, sükûtu öğütlüyorlar. Ana rahmindeki sessizlik misali dış dünyadan gelecek tüm seslerin buğulandığı bir sükût hali; tıpkı Tanrı’nın kollarına aciz bedenimizi usulca bırakmak, sonsuz karanlığın ve sessizliğin sularında süzülüyormuşçasına, bahşedilenlerin ardındaki asıl mânâya, “var olmak” arzusunun teskin edici şükran hissine kapılmak ve uyuklamak gibi…


Nihayet biliyorum ki bana düşenle, sessizleşmek ve teslim olmakla; hakiki olmayandan yani toplumsal olandan soyutlaşarak, öz benliğime, ruhuma kavuşmak, kötülük görünenin ardında iyiliğin ve belki de iyilik görünenin ardında kötülüğün saklandığını hatırımdan çıkarmadan; yalnızca var olmanın yaratacağı hazzın karşısında, şükredilesi olana şükretmektir. Hiç şüphesiz, yerküre üzerinde yaşamış bilge kimselerin öğütlerinden ve bizatihi kendimden anladığım işte budur: Tanrısal kabul edilene, sükût neticesinde erişmek ve usulca şükretmek…