tüm oyunları toy parmaklarımla bozdum, 

sonunda satırbaşındayım,

sıcak uzun sonunda veda edilen yazlardan, loş kış uykularından,

sustukça derinleşen o kabusu sonunda yıktım.

vakitsiz ve davetsiz giriyorum artık senin gecene

sonunda kendimden bile arındım.


şimdi bir daha ne yapacağım demeyeceğim,

kitaplar okuyacağım ve bir duvara saatlerce bakacağım.

çünkü yol yokmuş, varmak yokmuş,

öylece uzanmak varmış sevgilim.

bir hurda teknede de boğulacak gibi oldum, bak, yine de kurtuldum.


senin saçını okşamayı bırakacağım, tam olarak böyle yapacağım,

benim içimden akan sevgi bir türlü yolunu bulmuyor, 

alışılmış bir manzara gibi benim için bu olan bitenler,

ben o kıyılarını bulamayan suların soyundan geldim.

ne kireç badanalı bir evde doğdum 

ne de çamurdan bir evin küçük kızıyım,

öylece geldim.

yersiz ve yurtsuzum,

parmaklarımın marifetleri var sadece,

bir de her şeyi unutmaya yeltenen aptal cesaretim.



kamyonların kavun taşıdığını görünce sen de seviniyor musun?

bunlardan konuşmak için saat geç oldu, biliyorum.

çokta öldürmedim kendimi bunu anlatacaktım sadece, 

küçük şeylerden sevinmek için delirmiş olmak mı gerek,

ama yine de güzel bir koku sonunda varmak sayılmaz mı?