Küçük bankın sol tarafını kapladığını hâlâ idrak edememiş. Beş yıldır her sabah ve her gece onu burada görüyorum. Hatta bazen kovuyorum. Gözlerinin altı tramvayları andırıyor. Aklımda ona sormak istediğim binlerce soru var. Sadece uzaktan bakıp gitmesini bekliyorum. Yazları kalın, kışları ince giyiniyor. Ağzında bir sigarası var, nereden geldiğini kimse bilmiyor. Dudaklarında dünden kalan şarabın kuruluğu, rüzgâr da fena esiyor. Cebinde ince kitaplar, şimdilerde onlar sobada bile yakılmıyor. Eski toprak belli, bir başka yürüyor. Soğukta uzun süre durunca sadece kulakları kızarıyor. Cüzdanında belli belirsiz fotoğraflar var. Tinsel bir ayin gibi geçmişi anıyor. Papatyaları kopardığını hiç görmedim ama güllere bir düşmanlık besliyor. Çenesinin altında sakalları yok. Bu bana çok komik geliyor. Geçen karşıdaki simitçiye sordum, tanımıyorum dedi. Varmışsın da aslında yokmuşsun gibi. Birkaç kez fotoğrafını çektim. Ara sıra açar bakarım. Her geçen gün daha da silikleşiyor.