Şakaklarına kar yağmadan ağarıyor ömürler 

Adını görüyorum muhafızların başlattığı soykırım listelerinde


Taşların dilinden habersiz kainatın şuursuz varisleri

Yakarışlar birikiyor menevişinde kızıl saçlı ihtiyarın 

Duaların döngüsünde cevapsız bırakılan

Al Capone’nun ahını taşıyor verilmeyen her bisikletin kırmızı kanı.


Yermek’in yüzüne düşen renk

Züleyha’nın karnına saplanan hakikatte beliriyor

Bulat bıçağının silinmez lekeleri kanıksanıyor

Bu izdüşüm tablosu Lethe’nin sularını sızlatıyor

Silüete sinen masumiyet katlediliyor  


Dekorun acıklı sahnesinde mendile ilk davranan 

son kurşunu atarken bakıyor mevcudiyetini getirdiği noktaya

Liste kabarıyor çizgili yüzlerin onulmaz irinlerinde


Alamut’un eteklerine teyelli

sakalı kadar bilge biri

harabeli hatıraları var

soluksuz tütüyor gövdeleri


Özüne aykırı bir son perde 

Cellatlar ve donuk kahkahaları sahnede yerini alıyor 

Kalemler kırılıyor

Kavaklar sessiz

Yas tutuluyor paslı mürekkebin silik vedasına


“hic mortui vivunt, et muti loquuntur”
-burada ölüler yaşar,dilsizler konuşur.-