Binalar var karşımda, yüzlerce

Hapis mi burası anlamıyorum

İçeriden bakanın ne farkı var 

Kapımın önünden otobüs geçiyor

Koşuyorum ama yetişemiyorum

Duruyorum ve arkasından bakıyorum

Sonra ellerimi cebime atıyorum

Yavaş yavaş iniyorum yokuştan

Caddelerde yürüyorum 

Satılık yüzlerce daire var, binalarda

Kaçıyorlar buralardan farkındalar

Geldim bir market gibi yere 

Neden buradayım bilmiyorum

Yürüdükçe karşıma çıktı sanırım 

Hava soğuk, yavaş yavaş üşütüyor 

Yürüdükçe de içimdekiler dökülüyor 

Korna sesleri, araba, kuş, inşaat, insanlar da var 

Takip ediyorlar beni caddeler boyunca 

Elinde bir ekmek saat kaç sanki?

Yürüyor soğuyana kadar içi 

Dağılıyor şehrin arasında ki sis 

Pencerelerden, camlardan yüzüme bakanlar 

Akşam olunca şehre perde çekenler 

Lambayı yakmadan karanlıkta oturanlar 

Yüzüme bakıyorlar, tepkisiz ve kesintisiz 

Kafama çekiyorum şapkayı başımı eğiyorum 

Gözümü kırpmadan yürüyorum 

Düşünmeyi düşünüyorum anlamsızca

Arada gülüşmeler, konuşmalar takılıyor aklıma

İçim daralır gibi oluyor, kokuşmuş konuşmalardan

Sonra artarda derin nefes, gökyüzüne bakarak,

Gülmeye başlıyorum, boşluk gibi sonu olmadan 

İnsanlar yüzüme bakıyor, nefret, şiddet ve sevgisizce.

O an diyorum ki neden ben iyi olayım;

Dişlerimi sıkmaktan çatlayacak seviyeye geliyor 

Şöyle birinin, ya da hepsinin boğazına yapışıp 

Gözlerine bakarak kendimi görmek isterdim 

Başkasının gözünde nasılım diye 

İnsan mıyım yoksa insanlaştırılmış mıyım?