Tanrım seni dağlara yerleştiriyorlar, leyleklerin yuva yaptığı yere

Tanrım senin kitabını rafların üstüne koyuyorlar, çabuk uzanmayalım diye değil,

Sana dokunamayacak kadar ilahi değiliz diye.

Sonra kitabın varlığını, unutuyoruz.


Tanrım seni çeşitli sembollerin anlamında saklıyorlar,

Uzatılan satırların uzandığı kelimelerle övüyorlar

Seni bir övünç programının içinde sergiliyorlar

Tanrım, sen mi insanları ahlaklarının bekçisi yapıyorsun; kadınların vajinalarının önünde bekleyen bu korku dolu zihin neden?


Tanrım seni duvarlara hapsediyorlar, seni kelimelere sıkıştırıyorlar ve insanın bulunduğun varlığından şüpheye düşürüyorlar

Rabbim seni bir terazinin dengesi sanıyorlar, dengeyi kendileri sağladıklarını bilmemeleri neden?


Rabbim senin sesini kısıyorlar, seni kaygının kucağında anıyorlar

Bir ilahiyi yabancı bir dil diye dinlemiyorlar,

Halbuki,

Her melodi,

Senin varlığını anmıyor mu?

Kötülük de sen, iyilik de sen.

Seni soyut kavramların cümlelerine yuvarlıyorlar ve zihinlerinde yuva yapıyorlar

Sana değil, yuvaya tapıyorlar.