Sonsuz olmak isterdim,
En çok kendime kızdığım zamanlarda.
Sonsuzlukla kendimi cezalandırabilmek,
Kendimi en az sevdiğim anlarda.
Kendimi,
Kendime mahkum etmeliyim.
Yolum,
Artık çok uzun görünmüyor.
Varmaktan korkmadan,
Sağa sola sapmadan yürümeliyim.
Belki ileride,
Sonsuz olan benle karşılaşırım.
Bir kızgınlık anında,
Ne kadar büyük bir hata yaptığını,
Anlatır bana.
En az kendini sevmekle,
Ne çok kendisinden uzaklaştığından,
Bahseder büyük bir heyecanla.
Sonsuz olmakla,
Sonunu getirmiş olduğundan bahseder.
İroninin hayatta var olmasını,
Tanrının varlığına delil gösterir belki.
Teklik ile hiçlik arasında ki
O ince çizgide,
Düşmeden durabilecek,
Tek varlık tanrıdır der bana.
Ben de;
Söylemek zorunda olduğumu söylemek için,
O zaman Nietzsche'nin akrobatı düşmemiş,
Hala ironiyle karşılık veriyor hayat insanlara.
Uzun uzun bakarız sonsuzluğa,
Sonra ben sıkılırım,
Ayrılırım sonsuz kendimden,
Sona doğru varmak için.
Akrobatın varlığını düşünmek,
Her zaman yorar beni çünkü.
Hakkında konuşmak da yorar beni.
Çünkü;
En çok sıkıldığım soruyu getirir insanlar,
Onlardan en çok kaçmak istediğimde,
Karşıma;
Akrobat yoksa,
İp neden bağlı yukarıda?