Tarihin başlangıcından bu yana hep dışarıdan (erkek egemen'den) kendisine rol biçilen kadın, varlığını ispat etmeye ve kendine dayatılan bu rollerin dışına çıkmaya çalıştı. Kendi varlığının, düşüncelerinin, yeteneklerinin, hayata ve kendine olan bakışının mücadelesini verdi. Bu 21. yüzyılda da devam etti, ediyor. Tüm bunlarla mücadele kendisinde yaralar açtı. Toplumun kendisinden beklentileri ile kendisinin kendinden beklentileri arasında sıkıştı. Bunların yanında yaralarını sarmaya, üzerine gelen bu sosyo-kültürel akıntıya karşı tüm renkleri ve varlığıyla durmaya çalıştı. Tıpkı bir Koi balığı gibi. Koi balıkları da akıntıya karşı yüzen ve bu güç gerektiren şeye rağmen renkli, desenli, zarif olabilen balıklardır. Bu balıklar Uzakdoğulular için hayatta başarıyı ve azmi simgeler. Çin mitolojisine göre akıntıya karşı yüzebilen ve nehrin kaynağına ulaşabilen Koiler ejderhaya dönüşmektedir. Her şeye rağmen hem mücadelesiyle hem de bu mücadelenin sonucunda aldığı yaralara rağmen Koi balığının nehrin kaynağına ulaşması ve ejderhaya dönüşmesi gibi kadın da mücadelenin sonunda özüne ulaşacak, kendisine dönüşecek, kendisi olacaktır.