1973 yapımı "Tarkan Güçlü Kahraman" filmini az buçuk hatırlarsınız. Hun İmparatoru Atilla, yeryüzünün en güçlü hükümdarı olmak için sahip olmak arzusuyla yanıp tutuştuğu güç simgesi altın kılıcı almak için Tarkan'ı Çin'e gönderir. Fakat Çin'de bulunan Wang Yu adlı savaşçı da aynı kılıca sahip olmak için plan yapmaktadır. Sonuç olarak Tarkan ve Wang Yu, altın kılıca sahip olmak için amansız bir mücadeleye girişirler ve altın kılıç Tarkan'ın olur.
İşte Tarkan Güçlü Kahraman filminde rol alan Kartal Tibet ve Wang Yu rolündeki Hakkı Koşar; filmden 10 yıl önce, 21 Mayıs 1963 Talat Aydemir Darbe Girişimi'nde de rol almışlardır.
Kartal Tibet o yıllarda Ankara Meydan Sahnesi oyuncusu olarak tiyatro oyunundan çıkmış, evine doğru gitmektedir. Sokaktaki tank hareketliliğini gören Kartal Tibet, akrabası olan Ankara Merkez Komutanlığı'nda görevli bir irtibat subayına telefon edip yeni bir askeri darbe olup olmadığını sorar. İrtibat subayı durumu yine o dönemde görevli Albay Ali Elverdi'ye haber verir ve Ali Elverdi derhal Radyoevi'ne giderek söz konusu darbe girişiminin TSK'nin değil de Talat Aydemir ve Kara Harp Okulu öğrencilerinin yaptığını anons eder. O sırada Talat Aydemir ile birlikte hareket ederek Radyoevi'ni kuşatmaya giden Kara Harp Okulu öğrencilerinden birisi de Hakkı Koşar'dır. Darbe girişimi başarısız olunca darbe girişimine katılan tüm Kara Harp Okulu öğrencilerimin okul ile ilişiği kesilir. Hakkı Koşar, daha sonraki süreçte karate ile uğraşıp profesyonel sporcu olur. Bununla da yetinmeyip Türkiye Karate Federasyonu Başkanlığı dahi yapar. Kartal Tibet ise malumunuz, tüm Türkiye'nin tanıdığı sinema sanatçısı ve yönetmendir. Ali Elverdi ise Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ı idama mahkum eden askeri hakimdir. Emekli olduktan sonra Adalet Partisi'nden milletvekili seçilerek "Bu Vatana Kastedenler" adlı kitabı yazar. Kitap, 1976 yılında Yeni Asya Gazetesi Yayınları'ndan çıkmıştır.
İşte biz Kartal Tibet ve 21 Mayıs 1963 Darbe Girişimi ilişkisini o kitaptan öğreniyoruz. Söz konusu kitapta Ali Elverdi, Kartal Tibet'e şükran borçlu olduğunu belirterek 68 kuşağına ve Talat Aydemir Darbe Girişim'ne (Tabii ki iyi olarak değil.) yer veriyor.
Murat Çelen
2022-08-02T08:19:35+03:00Okuyucularımdan özür dileyerek, yazıda eksik kalan Talat Aydemir ve Darbe Girişimi bölümünü buraya aktarıyorum.
Talat Aydemir; 27 Mayıs İhtilali olduğu dönemde Kore'de görevli olduğundan, ihtilale katılamadığı için ülkesi için bir şeyler yapmak eeğilimindedir. Haziran 1960'ta Türkiye'ye dönen ve Kara Harp Okulu Komutanı olan Aydemir; 27 Mayıs İhtilali'nin sadece Demokrat Parti'ye karşı yapıldığını ve 27 Mayıs'ın siyasal / toplumsal yönlerinin eksik kaldığını düşünürek, 22 Şubat 1962'de ilk darbe girişimini gerçekleştirir. Söz konusu girişimde Çankaya Köşkü'nü kuşatıp İsmet İnönü de dahil Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay gibi bütün yöneticileri yakalamasına rağmen serbest bırakmış ve sonrasında emekliye sevk edilir. Bu ihtilal teşebbüsünden aşağı yukarı 1,5 yıl sonra yeni bir ihtilalin hazırlığı içine giren Talat Aydemir, hazırlık sürecinde 27 Mayıs'a katılıp sonrasında emekli edilen Albay Alparslan Türkeş'in de kapısını çalar fakat istediği desteği göremez. Bunun üzerine Kara Harp Okulu öğrencilerinin, Hava Kuvvetleri'nin bir kısmı ve Süvari Binbaşı Fethi Gürcan'ın desteğiyle 21 Mayıs 1963 günü yeni bir darbe girişimine kalkışır. O gün Ankara sokaklarında jetler alçaktan uçarlar. TBMM, darbeye katılan askerlerce kuşatılır. Durum ertesi gün de sürmesine rağmen, ilerleyen saatlerde TSK, Talat Aydemir'in ve darbeye katılanların gücünü kırmıştır. Küçükesat'taki bir evde yakalan Talat Aydemir ve darbe girişimi bastırılınca Çankaya Köşkü civarında yakalanan Fethi Gürcan hemen tutuklanırlar ve mahkemeye sevk edilirler. Yargılama süreci 2 ay kadar sürdükten sonra her ikisi de idama mahkum edilir. Fethi Gürcan 27 Haziran 1964'te, Talat Aydemir ise 4 Temmuz 1964'te idam edilir. Her ikisinin de mezarı Ankara Cebeci Mezarlığı içinde ve arka arkaya bitişik halde bulunur. Fethi Gürcan'ın mezar taşında "İnandığı dava uğruna canını verdi" yazar.
Not: Talat Aydemir'in anılarını kaleme aldığı bir kitabı ve anılarına ait ses kayıtları vardır. Fethi Gürcan'ın kendisi gibi subay olan oğlu Ömer Gürcan da, babasına ait hatıraları yazmıştır.