Haydi! tabanlarımda çıtırdayan

Toprak ve saman!

Ehlikeyif demlenişin ıtır kokusuna!

Var mı olmaktan ve dönüşmekten gayrı sarıya?


Halılar doğar kınalı avuçlardan

Şehir görmemiş bir sövgü

Tahıl gibi mağrur

Kahvehanedeki kuru kafalara meydan okur

Bekçi köpekleri sessiz ulur

Dönüşürken ferforje balkon tırabzanlarına


Muhafazakar patinajların sokağında

Karnı aç bohemler

Müreffeh hikayeleri olan bir tas çorbadan

Ucuz ve kurnaz şaraba yükselişi

Köşelerinde vaaz eder


Şark masallarındaki çocuğun yeleği

Cini boşalmış yağ lambasıyla

Rustik mekanları süsler


Tiyatro kulübe fal bakar

Gecenin raksında terleyen insanlar

Gri derisiyle yılan kılıklı yolları

Boş lakırdıyla kandırıp

Levhaları yolunmuş patikalara pazarlar


Bardakta buz, çantada yelpaze

Kuralları olan sosyeteye

Bağrı açık gömlek salaşlığıyla

Serserilik taslar


Ağızda kırılıp dolgusu akan

Tatlı ama sert haklılıklar

Ters köşe iddiaların iştahlı ısırığında kütürder


Hafta boyunca beklenen tatil gibi

Gelen baş misafirler

Davet kozasında günlerce bekleyip

Dostluğun kanatlarıyla uçup gider

Resmi sunuların ciddi havası

Kahvaltı mutluluğu ve ikindi umudunun

Haklı tacizinde inler


Gece yıldız aydınlıkta mavi

İyi bir efsane duymak gibi

Yaz akşamı mutluluğu


Çiçek kokusu kadar hüzün

Yerinde yapılmış bir espri kadar

Zamanında boşanan yağmurla

Tam ortasında buluşurlar gündüzün