Tasavvuf ve felsefe arasındaki ilişkiyi açıklayabilmek, bu iki kavramın hangi olgulara değindiğini ayrı ayrı ele alabilmekten geçer.


Tasavvuf kavram olarak düşünüldüğünde birçok bireyde farklı izlenimlere yol açabilen, çağrışımsal olarak yorumlanabilen geniş çaplı bir kavramdır. Tasavvufu tanımlayabilmek, onu öğrenmek ve yollarından geçerek tasavvufi düşünceye sahip olabilmekle mümkündür. Tasavvuf, hakikate ulaşmayı, gerçeği aramayı benimseyen bir felsefedir. Nereden geldiğine dair pek çok görüş olan tasavvuf kavramı bazen bir kelimeden bazen bir inanıştan doğmuş olarak karşımıza çıkabilir. Tasavvuf kelimesi daha çok gerçeklik, iyilik gibi olumlu tutumu yansıtan kavramlar ile bağdaştırılır, bundan yola çıkarak tasavvufun iyi olanı arzuladığını ve kendisinin toplumsal bir boyutu olduğunu söyleyebiliriz. İyi olan her şey tasavvuf kavramını karşılar demek doğru olmamakla birlikte, tasavvufun içsel bir yolculuk olduğunu, yolu yürüyenin gittiği yollarda seçtiği kaynaklarda daima bir sorgulama ve arayış olduğunu söylemek mümkündür. Bu kavram hakkında net çizgilerle bir arayışın söz konusu olduğunu, seçilen ve gidilen yollarda gerçekliğin ve iyiliğin peşine düşüldüğünü söylemek mümkündür.


Peki bu, üzerine tek bir tanım yapmamızın mümkün olmadığı bu kavram felsefe ile hangi noktada kesişiyor?


Felsefe, evrensel yaygın bir alan olmakla birlikte bilgi sevgisi ve hikmettir. Burada bilgiyi arayan bir alan olması zihnimizde her daim iyiyi arayan, görünenin arkasında görünmeyi arayan tasavvuf kavramını bizlere çağrıştırır. Aynı zamanda felsefede Platon’un metinlerinde insanın kendini bulması konusu çoğu zaman işlenmiştir. Bu noktayı ise tasavvufta çoğu zaman karşımıza çıkan içsel yolculuk konusu ile bağdaştırmak mümkündür. Felsefe İslamiyet öncesinde de yaygın olan, diğer medeniyetlerden farklı olarak iç kültürüne önem veren evrensel bir meseledir, tasavvuf geniş fakat felsefe kadar yaygın olmayan bir kavramdır. Bu iki kavramın kesiştiği noktaları; bilgiyi aramak, sorgulamak ve düşünmek, iki kavramın da iç kültürü dediğimiz içsel yolculuğa hakim olduğunu söylemek gibi keskin benzerlikler ile açıklayabiliriz. Yalnızca bu açıklamalar değil genel üzerinden her iki kavramın da ortak sorulardan farklı sonuçlar elde ederek birbirleri ile ilişkiler kurduğunu söylemek mümkündür.