bu, kalbimin ve aklımın sana ayak uydurmasıdır
bırak çalsın çengiler, kopsun cümbüş
bir kere daha öpüşelim, kapanmadan gözler.
Ve’l-leyli, rüzgarın raksı, meyli
belki hatmetseydim Kerîm’i
açardı kapıları, bütün ayetleri
yaştayım ve sondayım
fatih’in fethettiği yerde
takılı kalır ayaklarım
günleri sayan bir günahkarım
tutan ellerini götüreyim desem
gidilebilen hani namütenahi
biraz esrik biraz semavi
eski kelimelerin, eskimeyen hatırına
ve dahi nispet olsun diye şaşkınlara
dokunsam bir kere daha sana
kendimi bıraktığım boşlukta
soluğum buluyor seni
uzuyor soluğum ve boşluk da…
aramak ve bulmanın tanrısı
sen olmasaydın karşımda
getiremezdim iki kelimeyi bir araya
-seni seviyorum
kanmış suya ürkek ceylan
mavi kubbede uçan haykırışlar
yerde kalabalık çığırışlar
nereye varacak bu isyanlar
acizin kim olduğunu bilen bir hurdacı
çıplak eliyle dokununca demir saplara
yanmıştı kalbim, doluvermişti acılarla
buharlaşan sözlerimde
bin his ve bin beş yüz hayretimsi kisve
ayakta görülen rüyalar anlatılır mı hiç?
kimseye.
yola seninle çıkmadım ama
yokuştan seninle indim hatırla
ihanete yer yok yokuşlarda
unutma.
kendini şair zanneden bir ağaç olsaydım
bütün yapraklarımı dökerdim sana
sen varken altımda.
yağmurlu veya yağmursuz bir günün sonunda
övünür dururdum kendimle
en güzel bakan ben olurdum bedenine
sen dinlerken hışırtısını yapraklarımın
ben sadece seni izler ve susardım
şimdi bu şiir sayılmaz mı sevgilim?
hadsafhada
2020-12-31T18:59:27+03:00teşekkür ediyorum Muhammed
Muhammed Dalpalta
2020-12-31T18:22:48+03:00Öncelikle kaleminize sağlık. Şiirinizi beğendim. Hoş bir şiir olmuş. Bazı yerlerde ahenk unsurları akışı hızlandırmak yerine yavaşlatmış ki bu durum şiirin genel atmosferinde göze batabiliyor.