Kendi şiirlerimi seslendiriyorum.

Küle kahve dökmüştük

Ya da

Kahveye külü

Gece pek sevişilmezdi

Art arda yakılan sigarlar

Baka baka gözlerimize

Tek bir laf yoktu ağzımızda

Damarlarımızın alkole ihtiyacı vardı

Ya da kelimelerimizin ağzımıza değmesine

Ama

Biz yavaş yavaş unuttuk birbirimizi

Ellerim ellerine

Dudaklarım dudaklarına

Değmeden

Bir şarjör ayrılık boşalttık üstümüze

Yenilmiştik ve umut yoktu masada

Senin kırmızı elbisen

Benim siyah pantolonum

Bir değildi ama

Biliyorduk birden olmuyordu böyle şeyler

Hafif titremeler

İyi yazılan şiirler gibi

Sonu gelmeyen bakışmalara karşı

Tanrının pencereye vuran yağmur kıyağı

Bak o an dalgalandık biraz

Bir gemi daha battı yakın bir denizde

Zaten darmadağındık

Biraz daha susup bir sigara yaktık enkazına

Sona varmıyordu artık saatler

Duman sinmişti perdelerimize

Dedim bir kap koy pencereye

Yağmur suyuyla demleriz ayrılığı bu gece

Kahvaltıya kalmazsın malum

Söz kalanını dökerim arkandan sessizce

-Tayyar İsmail-