Uzun bir yolun yolcusuyum hayli vakittir. Yüklenmişim sırtıma bir kaç ömür gidiyorum. Kafasını kaldıramaz ya hani insan, bazen utancından bazen inadından. Bu yol da biter gibi durmuyor gerçi. Bir gece yarısı karanlık gökyüzüyüm, tüm bu siyahlar içerisinde bir yıldız görünmeyen. Paranın kanlı kısmı daima yukarıda kalmak zorunda mı? Bir kez kazanmaz mı şiirler? Sepet de sele de dolu artık. Yarısı günah yarısı suç dolu hayaller var heybemde. Hatırlayamıyorum artık. Eskiden ben neydim? Bazı yüklere zamanla alışamıyor insan. Bazı sıfatlar yeterince anlam taşımıyor mu? Seni yüzlerce kez kaybetmek ve yüzlerce kez kaybolmak sende. Ne tek ne yarım, sanırım tamamen silindim yeryüzünden. Oysa he yer senin yüzün hala, her kokuda biraz sen varsın. Bir bahar daha kaldıramam bu yükü. Bilmezsin, bilemeyeceksin. Bilmeni de istemem zaten. Kırılmış kaldırım taşları yoldaşım. Ne acı, yeşermiyor kırıklarımız. Hangi yara kapanmaz böylesine? Hangi ağacın kovuğuna sakladım kendimi? Koca bir orman, bir yaprak olmaz mı sahiden? Bir kıta dolusu öfkemi bırakabildim geride. Başardım sanmıştım bir an için bile olsa. Şimdi baktığımda ucu bucağı olmayan bir yol. Uzun bir yolun yolcusuyum işte. Bir kaç ömürsün sırtımda. Sadece bir sanrıymışsın. Bilemezdim, öğrendim.