Ah Mehmed'im

Taziye evi miydi ki yüreğin

Beni içinde kısacık misafir ettin


Kalabalıklardan kaçıp

Gelmiştim dört odacıklı gönlüne

Hırslarımı gömmüştüm gökdelenlerin dibine

Ben sana hiçbir zaman

Acılarının üzerine bir helva vadetmedim

Çünkü bu toplumun uydurduğu bir yalandı, tesirsiz

Ben sana hep

İçine bıçak girmemiş bir yürek vadettim

Ben senin acından yanımda uyuyakalışını seyrettim

Söyle Mehmed'im

İnsan bir yabancının yanında uyuyakalır mıydı hiç

Ben sana taziye evinin içindeki o boş küçük bir odaydım

Ve senin o odaya

Dizlerin karnına çekili

Ana rahminde duran bir bebek gibi sığınışını

Hiç unutmadım


O gün beni kapıya kadar geçirişin

Son kez görmek için miydi

Yoksa kal demek için mi

Sana baktım noktasız bir şiir gibi

Bilemedim yerimi

Kalabalıktı içerisi

Ne sen kal dedin

Ne de ben kalabildim.


Gittim sonra abdest aldım çamaşır suyuyla

Masada kalan soğuk çayla

Yıkadım saçlarımı

Bir kulak burun boğaz değildim

Bulamadım bana sağırlığına bi çare

Geçmediyse kokum damarlarından bir kez

Rüzgarın suçu ne

Boğazında düğüm olmak ne haddime

Öpebilirim nefesimi tutarak sadece.


Dedemle geçti benim çocukluğum

Bilmezdim tıbbi çözümleri

Sen yanımda olsaydın

Yazamazdım bu kadar şiiri.


Ben barışın savaşçısı

Ben özgürlüğün tutsağı

Ben acının ruhu

Senin kirpiklerinin karşımda

Bir halk gibi dik ve gururlu duruşuna yenildim

Kılıcımı dudakların kesti

Okumu gözlerin deldi

Gökyüzü hırçın bir köpek gibi bağırdı bana

Ardından bir bulut girdi içime

Ve öldürülen develerin dualarıyla

Senin adını verdim tüm çöllere

Ben bu dünyada sana kavuşamayacağımı

Benim sulak kaderimden

Senin kurak kitabından bildim.