Ne zaman sona erer bu aşılmaz dağlar, büyüyüp de dağ gibi olan sorunları söylüyorum. Şu dünya düzenine ayak uydurmak bana göre değil, bir şeyleri kabullenip o yolda yürümeyi hiç gözüm kestiremiyor inan. Son zamanlarda olanlardan sonra artık hiçbir şeye ve kimseye inancım kalmadı. Çok sakin bir insanım aslında her şeye “olur” gözüyle bakarım, bakardım da fakat bir yerden sonra içimde kopan çığlıklar dışa vuruyor, sakin kalamıyorum, olmuyor olmuyor diye hayıflanıp duruyorum. Şimdi gökyüzünde uçan kuşların sesine bile tahammülüm yok ne inancım var yarının güneşine ne sabrım var insanların sözlerine ne gücüm var savaşmaya ne enerjim var hayat telaşına ayak uydurmaya ne bir şeyim var ne kimsem var, hiçbir şeyim kimim kimsem yok. Güneş doğmuş, çiçekler açmış, yaz gelmiş neşesiyle, kış geçmiş ayazından, müjdeli haber gelmiş, işler rayına oturmuş gibi güzel şeyler oluyor ve bitiyor lakin inan hiç umurumda olmuyor bana ne diyorum artık olan bitenlere. Tadımız bozulmuş bir kere, olanlar olmuş. Bir yerde birkaç olayda bıraktım kendimi, bıraktım bedenimi orda olan oldu dedim, devam ettim. Şimdilerde bakıyorum kendime, tanıyamıyorum artık bu ben miyim? Diyorum aynaya sahiden bu ben miyim? Yoksa kendi içimde yarattığım ve kabullendirmek istediğim farklı biri mi ? Bu kim? Bu ben miyim?
Yine hangi ıssız sokaklara düştü gölgem, bilmem. Hallederim, mesele değil fakat bu sanıldığından da zor. Bahçesiz evin bahçesinde güller yetiştirmek kadar zordur. Hiçbir şey olduğu gibi ya da göründüğü gibi olmaz olsaydı bir avuç eline aldığın deniz suyunun rengi mavi olurdu. Uzak kalmak, ırak düşünmek bazen toparlar beni olması gerektiğinden fazla değil. Umudum var yarın için çok eğlenmem çok gülmem belki ama bulurum kendimi bir yerlerde ve hiç olmadığım kadar iyi hallerde. Çok kez denedim, inan çok savaştım ağlarken açtım oyun havası oynadım, kötü haberimi aldığımda kalktım mutfakta Serdar Ortaç dinledim, temizlik yaptım çok kez denedim hiçbir şey olmamış gibi devam etmeye. Dedim ki kendime bana ne bırakalım da kim ne haldeyse o halinin tadını çıkarsa. Oturup keyifli keyifli ağlayalım mesela tadını çıkartarak ağlayalım. Öyle gözyaşlarını saklayarak elimizin tersiyle silerek değil, sokak aralarında balkon sandalyesinde değil. Saatleri bulursa bulsun iki gözyaşıyla kim neyi ne kadar döker atar ki? Ancak insan o zaman bulur kendisini. Bulduktan sonra sarıldım kendime ve dedim ki; sen iyi ki varsın, sen çok güçlüsün. Tuttum elimi bırakmadım bir daha sonra döndüm olan bitene baktım ve dedim ki bana ne.