Bu ay sesim gitti. Yunan ilacı içtim, tuhaf.

İngilizce muhabbet ettim uzunca, aşıyorum çekingenliğimi.

Bu ay, normalde yıllık iznim henüz olmadığından bayram iznim olan dokuz günü kullandım. Kısa da olsa memleketime gitmeye karar verdim, o kadar doğru ve güzel bir karar vermişim ki…

Bayramın ikinci günü köye çıktık. Yolun bir kısmını motorla çıktım, çok özgür bir histi. Hani normalde güzel anlar yaşandıktan sonra kıymeti anlaşılır ya, bu gün de yaşadıklarım yaşarken kıymetini anladığım nadir anlardandı.

Bir dağ evinde kaldık. Çok fazla at gördüm, şömine yaktık. Yağmur yağdı, çok üşüdüm. Közde kahve denedik, dakikalarca pişmedi. Akşam namazına camiiye koştuk, kimse yoktu. Dönüşte, aralarında kavga eden bir grup inekten korktuk. Kardeşimle bir şeyler fotoğrafladık. Babam bana yolluk hazırladı, annem ilgili sorular sordu, ablam gecenin bir vakti waffle yaptı, abim çamurlu terliklerimi yıkadı. Ben biraz huysuzluk yaptım. Biraz pişman oldum, sonra minnet duydum. Ablama çok sarıldım. Babama da sıkı sıkı sarıldım, çok sessizdi, yine.

Şimdi Ayvalık yolundayım. On yedi saat süren yolda sıkılmayı bırakın, daha uzun olsaydı ah keşke dedim. İşlerimin bir kısmı bitti. Yolda olma halini seviyorum ve tatil için çok heyecanlıyım.