O güveni ne yazık ki bulamadı Neşe. Ama sahip olduğu şeyi hatırladı "kendisi". O kararı kendi başına vermeliydi. İçi yana yana ve sonuçlarına katlanmasının zorluğunu bile bile o kararı vermeliydi. Bir rüya bitiyordu. Bunun sonu böyle olmamalıydı. Çünkü istemişti. Bunları yaşamayı hazza doymayı o da istemişti. Ama sanki cezalandırılıyor gibi hissediyordu şimdi. Sanki kadınlığının bedelini annelikle ödüyordu. Neşe anne olabilir miydi? Hazırlandığı hayat bu değildi. Daha okulunu bitirmemişti, üstelik bu olay tüm ilişkilerini etkileyecekti. Her şeyden çok yargılanmaktan korkuyordu Neşe. Sanki bebekle kendisi arasında bir tercih yapması gerekiyor gibiydi. Ve eğer mantıklı olunacak bir kararsa bu, hiçbir taşı yerinden oynatmadan vereceği tek karar kendisiydi.
O randevuyu aldı. O kürtaja gitti. İçinden sahiden bir parça koptu. Bir duygu eksildi. Aynı anda hem kendini kurtarmış hem de kendinden bir parçayı söküp atmış olmanın acı rahatlığı vardı üzerinde. Kendine söz verdi. Bunu bir daha yaşatmayacaktı kendine. Bu olay onu her şeyden çok büyütmüştü çünkü.