Kaburgalarım, notaları sonsuza dek yankılanacak bir enstrümanın siyah ve beyaz noktaları
İlmek ilmek örülüyor tüm ses, ciğerlerim ağırlaşıyor
‘Sessizlik’ demeye kalmadan bir kargaşa çıkıyor
Meydanda -kalbimin hiç temiz olmayan yanında- iç savaş başlıyor
Seninle yaşayamayacağım tüm saniyeler saplanıyor son kalelerime
Ne zaman başladı bu savaş ve ne zaman bitecek
Dünyamı sarabilecek kollarına sarılamadığımda,
Herhangi bir acıyı betimleyememiş yetim şiirleri anımsatan ellerini tutamadığımda,
Bir gün seni de çalacak toprağa gözlerinin kahvesinden bir tutam savuramadığımda olabilir mi?
Ya da anlamlı anlamsız tüm kelimelerin ufalanıp kaybolduğu sesini ezberleyemeyeceğimi anladığımda?
Tek boyutlu bir zamanda yaşarken nasıl olur da biter ki bu savaş?
Sanki yüzyıllar sonrasından gelmiş kalbin
Bense erken davranmışım sevmek için
Bu yüzden geç kalmışım yarana kabuk olmaya
Hiç terk edilmemişim
Seninle aynı çağa sığamadığım için