utanmadım açık perdeden
hiç unutmadım da
tabakamdan yosun yalarken
sabah olmak bilmedi
kim yırttı ceketimi
iplerimi kim çaldı
savaş mı görmeliydim
durmadan çağıran gözlerinde
renkli mermerlerle döşeli karnına
dün mü girmeliydim
kıvamın ya çimenlerden
birkaçı kadar yumuşaktır
şapkama dokunulmasın
bundan başka saçım yok
orada oluşundan da değildir
burada olmayışın.
yahu kapat ışıkları
kaç gecemiz kaldı ki
nefretin nasır tutmasına
söyle kaç gündüz kaldı
olur ya etmez olursun
güzel bir laf kendine
kopart kızart şu sesimi
ekmek diye at ağzına.