Kızlarımı, Turna ile Sarin'i görmeye gidiyorum. Yola çıkar çıkmaz, içimde bir mekanizma kurulmaya başlıyor, hissediyorum. Bir mekanizma, tetiği, kızlarımın sesi...


Anamdan, babamdan ama daha çok da nenemden ve bibimden duyduğum sevgi sözleri vardı. Küçükken bunları anlamaz, gülerdim. Çünkü komik gelirdi birinin bana "kurban olayım" demesi. Ama nenemin ve bibimin sözleri, sadece bundan ibaret değildi. Bir kere başladılar mı, susturabilene aşk olsun. "Kurban olayım, ayaklarının altında öleyim, itin köpeğin olayım, mezarımın baş tahtasına edesin..." Ya hu bunlar nasıl sözlerdi böyle? Hem, bunları hak edecek ne yapıyordum ki ben? Sabahtan akşama meşe, gazoz kapak oynayan, uçurtma uçuran ve üstünü başını perişan eden biriydim altı üstü... Bence, sokakta görülse yol değiştirilecek biriydim. Ancak bütün bu düşüncelerim beyhudeydi. Ne kadar kirli, saçı başı dağınık, sümüklü de olsam, nenem de bibim de beni görür görmez, dakikalarca süren bir ayin gibi başlarlardı beni sevmeye.


Çocukken komik geldiği ve güldüğüm için, bu sözlerin uçup gittiğini sanıyordum. Oysa hiç bir yere gitmiyorlarmış. Bende birikiyorlarmış. Beynimin içinde bir yerlerde değil ama; yüreğimle ciğerimin birleştiği bir noktada. Beynim bu sözleri gizlendikleri yerden bulup çıkarıyor sadece ve ağzımla dilim de basit bir aracı. Bu sözleri yüreğim ve ciğerimin bir köşesi, birlikte söylüyorlar, hissediyorum.


Kızlarımı görmeye gidiyorum. Beni görünce koşmaya başlıyorlar hemen. Ve onları kollarıma sardığım gibi başlıyorlar ardı ardına tetiğe basmaya...


-Baba!

-Babanız kurban olsun size.

-Baba!

-Ayaklarının turabıyım. Söyle gülüm.

-Baba!

-Babanız itiniz olsun. Söyleyin çiçeklerim.

-Baba!

-Söyle gülüm, söyle kuzum, söyle yavrum, ellerini ayaklarını öptüğüm, söyle!



11 Nisan 2022

Mardin otobüsü