zifri ışıtan bir mevkide yalnızca otur

fikrini geceye armağan et, toprağa yavaşça sokul

biraz esinti biraz sessizlik biraz tütün içmeye başla

birkaç anı, birkaç sual düşün yavaştan

miladı ebedi hangi beşer-i cihanda?

bir fincan kahve değer mi sence 40 yıllık hatra?yeni bir yaş almak, yaşlarını kuruluklara satmak

ve hatta anlatsam sığar mı bir insanın haklarını 28 satıra?

gecenin dibinde kara kalmak mı çözüm?

bu resmen yara almak iyidir diyen yalancının sözü.

parladığı gün bütün sarıların özü,

işte o gün bitecek acı, bir daha kan görmeyecek gözün

hakka tapan milletin hakkı kaldı mı tapmaya?

hep yalan söylersin, söylenirsin yalana

ama bir palavra uydurursun aslı mavradan

bütün insanlığı kandırırsın yerinden kalkmadan

ah, âh alanlar kaç yıldır mutlulukta nirvana?

sen serzenişle acı çekersin hiç âh almadan

her köşede yalanlar ve yananlar

ama vazgeçmemeli iyilikten bedeli hayatın olsada hayatta

umutlarımızı kutulara saklasak, kaçırabilir miyiz ateşlerin ötesindeki sınırdan?

bir gecede yok edebilir miyiz milyonlarca vatandaşın istikbalini?

veya öğretmeye çalışsak denerler mi insan olmayı?

peki severler mi acaba hırlıyla yan yana olmayı, hırsızla kol kola durmayıp?

bütün yüzsüzlükleri hep senin yüzünden!

çünkü sormadın, bilmedin, aramadın hakkını

değerlerini gömdün, toprağını sattın

şimdi bir hırsızın senden daha refah için

de yaşaması hak mı?