Bir hükümdar olduğunuzu hayal edin. Sizden nefret eden, sizi kazığa oturtmak için an kollayan bir halk mı var veya sizi sevip adınızı tahtla onurlandıran bir halka mı aitsiniz? Aileniz sizinle olan kan bağına inanıyor mu, yoksa sizi en çok tahtta ailecek otururken mi seviyor? Arkasında hançer saklayan arkadaşlarınız var, geri kalan herkes ise sizi koltukta izleyen seyirci konumunda. Hükümdarlığı mümkünse okuduğunuz sürece hayal edin. Hiçbir hükümdar iyi veya kötü değildir. Bencildir, aynı hükmettiği toplum gibi. Bir hükümdarın önceliği toplumsal olamaz. Öncelikleri her zaman kendi saltanatları ve oturdukları yıllardır. Bir hükümdarın en sevdiği şey uzun saltanatıdır. Bazı hükümdarları, duygusallık erken öldürürken bazılarını ise acımasızlık ve korkunçluk, uzun yıllar tahtta oturtmuştur. Biraz korkunç ve acımasız hükümdarlık, yani "Tiranlık Sanatı" üzerinde durmak istiyorum. Bunu iki farklı türde inceleyeceğiz. Hükümdarın Tarihi ve Hükümdarın Gözü.


Hükümdarın Tarihi: Bu bizi biraz geçmişe götürecek. Aileniz geçmişte çok iyi işler başarmış veyahut namı ile toprakları hakimiyet altına almış. Sıra sizde. Hükümdarın tarihi çok önemlidir, en azından topluluk için. Atalarınızın yaptığı işler, hangi hanedandan geldiğiniz ve daha birçok soru topluluk için bir numaralı sorgulardır. Tarihiniz ne kadar kuvvetliyse o kadar rahat bir hüküm kurarsınız. Geçmişteki işlerle tanınmak başlangıç için iyi olsa da sonrası için bir hükümdarın koruması gereken çok önemli bir şey var. Yargı. Gücü elinde olmayan, sadece hanedandan ve geçmişten bahseden bir hükümdar, milletini ulusu koruma fikrinden uzaklaştırır. Tarihi kullanmak ve üzerine koymak hükümdarı sevilen yapacaktır. Sevilen olmak hiçbir hükümdar için yeterli değildir, duygusal bir hükümdar ölmeye mahkumdur. Hiçbir hükümdar insanlara bel bağlamamalıdır. Tarihinizde korkulan, acımasız bir hanedan varsa tahtta sözünüz kuvvetli, toplum üzerinde ise korkulan olacaksınız. Geçmişi anın, kullanın. Geleceğe tekrarlatmayın, her zaman daha güçlüsünü düşünün.


Hükümdarın Gözü: Taht tarihiniz sizin elinizde olan bir şey değildir fakat "Hükümdarın Gözü". Bu sizin elinizdedir. Gözünüz korkutucu ve emin olmalıdır. Gözlerinde masumiyet ve saflık akan bir hükümdar kullanılır. Aslan yeleniz, tilki gözleriniz, yılan diliniz ve ejderha gibi kükremeniz olmalıdır. Yeni çıkan bir hükümdar kendi saltanatını kurmak ister. Bunun için kanunlar, kurallar yayınlar. İdamlar düzenler, gelecek planları yayınlar. Kendi ekibini toplar ve atamaları sevdiklerinden yana kullanır. Bunu uygulamak için tarihinizi yok sayarsak sizin gözleriniz uygulayabilir ancak. Sizi umursamayan bir toplum gözlerinize bakmaz. Kendinizi güçlü hissettirin. Öyle olmak zorundasınız da, krallığın geleceği sizin tercihleriniz ile şekillenecek. Gözünüzü açık tutun. Etrafınızda tehlike bırakmayın. Herkes sizi öldürmek isteyebilir. Kendi anneniz bile.


Hükümdarlık düşünmeye devam ettiniz değil mi? Bazı başarısız hükümdarlar korkunç şeyler yaşadı. Kimileri sevdikleri tarafından öldürüldü, kimileri meydanda halk tarafından taşlandı. Bazıları da kendi askerleri tarafından öldürüldü. Çünkü korkmuyorlardı. Tüm gözler üzerinizdeyse güçlü gözükmeli, korku salmalısınız. Düşmanlarınızı ezmeyin, başını koparın. Ezerseniz düşünceleri artar, başları olmadan düşünmezler. Sevdiğiniz kimse olmamalı. En güçlü olanın şüphesiz ki sevdiği yoktur. Sevdiği şeylerle tehdit edilemeyen, kayıp korkusu olmayan birisi en korkunç ve güçlü olandır. Asla kendinizi öne sürmeyin. Büyük bir hükümdar olun. Bir aslan olun. Kükremeniz duyulsun!