Bir topluluk düşünün, akraba cinsinden bir topluluk.
Herkes birbirinin kuyusunu kazar ve ortada yanan çocuklar.
Konuşurlar, konuşurlar ve çocuklarını karşı taraf üstünden yargılarlar.
Birbirinden büyük dedikodular ve konunun temeli çocuklar ya da karşı tarafın çocukları.
Sürekli olan konuşmalar ama arkasından gelen uyarı, bunlar hep konuşuyorlar.
Vs.
"Peki ya hiç düşündünüz mü? Sizin düşüncelerinizin karşıda da benzer şekilde olduğunu.
'Konuşur konuşur susar kendi kendine.' diyoruz biz çocuklar, neden ama biliyor musunuz çünkü sizlerde her şeyde 'Ağlar ağlar susar kendi kendine.' derdiniz.
Bakın biz susturulmaya zorlandık ve siz yolumuzu çizmeye devam ediyorsunuz. Sel, fırtına, deprem... Demeden yanlış yollarla ciziyorsunuz yollarımızı ve bizler kurbandan, yalancı saf rolüne bürünüyoruz."
(Bunu birazcık ama çok azıcık kafam karışıkken yazmış olabilirim…)