'’Bu dünyada doğal bir düzen var ve onu değiştirmeye çalışanları iyi bir son beklemez. Bu akım sağ kurtulamayacak. Eğer onlara katılırsan, sen ve bütün ailen dışlanacak. En azından üzerinize tükürülecek ve dayak yiyeceksiniz. En kötüsü ise linç edilecek veya çarmıha gerileceksiniz. Peki, ne uğruna?’’


Wachowski kardeşlerin yönettiği, oyuncu kadrosunda Tom Hanks, Halle Berry, Jim Broadbent gibi yıldızların yer aldığı Bulut Atlası, David Mitchell romanından sinemaya uyarlandı. Romanı oldukça karmaşıktı ve bir bütünlük yoktu. Filmin ise kitaba göre daha anlaşılır ve sade olduğunu söyleyebilirim.


Filmi bir iki kelime ile özetlersek ‘’toplumsal varoluşumuzu’’, yani tüm insanlığın ortak bir geçmişe ve kültüre sahip olduğunu ele alıyor. Altı farklı eş zamanda, altı farklı ana karakterin oluşturduğu altı farklı hikaye ve hepsi birbiriyle bağlantılı. Sosyolojiye ilgiliyseniz filmlere farklı bir açıdan bakarsınız. Bu da o filmlerden biri. Karl Marx’ın toplumsal değişim teorisi hakkında bilginiz varsa bu filmde, ana fikrin ne olduğunu anlamanıza yardımcı olacaktır.


Marx 6 farklı toplum biçiminden bahseder: İlkel, antik, feodal, modern toplum, despotizm ve en sonunda insanlığın yeniden evrileceği ilkel toplum. Film, küçük farklılıklar olsa da bu yönde ilerliyor.


Bulut Atlası 1849’dan başlayıp, büyük savaştan 106 kış geçtikten sonra bitiyor. 1849 yılında Pasifik’te dolaşan bir gezgin, 1936'da eş cinsel genç bir müzisyen, 1973'te müzisyenin eş cinsel bir ilişkiyi paylaştığı bir nükleer fizikçi, 2012'de fizikçinin hikayesini yazmak isteyen bir gazetecinin hazırladığı kitap ve 2144 yılında bu kitap bir editörün varsayımını gerçekleştirmiş ve insanlığın kölesi olarak sunulan robotlardan birisinin boyun eğmemesi, kitleleri isyana teşviklendirici bir role soyunmuş ve böylece büyük savaş başlamıştır. 106 kış sonra insanlık üstün teknolojiye rağmen, ilkel toplumlarına geri dönmüştü.

Film bana göre günümüzde değeri bilinmeyen filmlerden biridir.