Acılarımı paylaştıklarım bir bir gittiler
Tekrar müsaade ettiklerim, affettiklerim neredeler?
Dara düşmenin kırgınlığıyla yazıyorum bu gece
İlk kez düştüğüm bu çukura yabancıyım
Tecrübesizliğin zirvesinden bakıyorum hatalarıma
Her anı dün gibi yakınımda
Yalnızca anılar kaldı
Gidenleri unutmak yakışırdı bana
Düşmem sandığım çukurdan yazıyorum
Güvendiğim kim varsa, bıraktım arkamda
Yalnızlığın dibini sıyırdım!
Bu gece.. İyi niyetimi öldürdüm
Ben de güzel olan her şeyi gömdüm toprağa
Benliğimi kaybettim düştüğüm çukurda!
Bir gün düşersem, elimden tutan olur sandım
Düşersem, en azından merak ederler sanmıştım
Yanılmışım…
Hiç beklemediğim insanları gördüm çukurun başında
Yanlış insanlar biriktirmişim kendime…
Herkesi kendim gibi sanmamın cezası
Ağır olsa da boyun eğiyorum kaderime..
Vefa penceresi kapandı
Ölen birinin kalemiyim
Yitirdim artık benliğimi
Meşru sayılmasaydı insanların kalleşliği
Kalmazdı vefa sıradan bir semt ismi!
Cinayetin arka sokağı sayılır, sırtımda kalan izleri…
Sırtımı dayadıklarım bıraktılar beni kaderime
Bu çukurdan çıkabilirsem, nasıl bakacaklar yüzüme?
Bu çukurun toprağı artık cebimde
İyilik ektim, sevgi ve güven biçerim sanmıştım!
Yanılmışım…
Bu toprak onların hatırası
Hatıralarım elimde, biriktirdim unutmamak için!
Ruhumda onların el izleri!
Bu toprakta bıraktım gençliğimi!
Bu toprak yaralarımı sarmaz
Bu toprak, unutmamak içindi…
Toprağa gidecek olan bedenler
Bir avuç toprak için kırıyor birbirini
O topraklar hepimizindi oysa
Sonunda karışacak bedenlerimiz
Bir karış toprağa…