Artık her şey daha az kirli

Sokakları bir taş plak gibi

Alıp koysam nazikçe yuvasına

Vücut bulur birden

Demir grisi hava ve dumanlı gece kulüpleri

Redingotlu beyler ve paltolu hanımların

Nalburda doğan

El değmiş ayakkabılarının

Cakasıyla süslü

Yurt denilen kara parçasının

Suya değen eteklerinde

Lükslerle aydınlatılmış balık tezgahları

Tepeden bakıldığında mahya ışıkları gibi

Köşede fötr şapkalı biri

Piposundan gizemli dumanlar yükseltiyor

Kısık bir ateşin her yanışında

Görünüp kaybolan gözleri

Karanlıkta bir deniz fenerinin

Anlık ama tarafsızca

Işıyıp ardından yok oluşuna atıfla

Bir belirip bir yitiyor

İşporta, kapkaç ve hırlı hırsızdan gayri

Pek kötülükte bilmiyor

Aklında son gördüğü kadının gözleri

Damağında ve midesinde

Somun ekmek ve bir tas ılık çorbanın

Pek de uzun sürmeyecek tokluk izleri

Gözlüyor...

İnsanlar yan yana insanlar art arda

Sanki dünyanın hiç var olmadığı

Bir zaman yokmuş gibi

Kulaklarına doğduklarında fısıldanan

Yaşam kavgası vaazına alışmış

Aceleci bir konforla hareket ediyor

Karınca sürüleri gibi

Acıklı keman sesleri geliyor pasajlardan

Onları vapur düdükleri bastırıyor

Vakitleri gonglarıyla başımıza kakan

Kibirli duvar saati tavrıyla

O dönemler böyleydi

Sokakları kolluk kuvvetlerinden çok

İnsanlar yönetirdi

Loş ve isli caddede taşıyanların elinde

Masum alışveriş fileleri

Yaşlı ve bakımsız evler iki taraflarında

Siperlik ediyor

Mahallenin medceziri

Salçalı ekmek tutan çocukların

Hızla dönen topaçları

ve paldır küldür yuvarlanan bilyelerinden sorulur

O çocukların elleri

Toprak ve çatapat kokuludur

Derken biter plak

Netleşip temizleniverir her şey

Görüntüler artık daha az kirli

Günüme bir nostalji damga vurur...