Öncelikle ifade etmeliyim ki; tek bildiğim, hiçbir şey bilmediğimdir.

Buna rağmen çok şey gördüm. İşim gereği gezdiğim 24 ülkede, okuduğum kitaplarda, izlediğim film ve belgesellerde, girdiğim ortamlarda o kadar fazla şey gördüm ki. İnsanlar çok garip varlıklar. Asla tam anlamıyla ifade edilemezler. Kiminin mutluluğu para, kimininki aile, kimininki yalnızlık, kimininki alem, kimininki bir bardak su. Bunların hepsi insanların ortak sahip olduğu şeyler. Doğduğumuzda bir ailemiz oluyor, hayatımızın bir döneminde illaki yalnız kalıyoruz, aşık oluyoruz, para kazanıyoruz, yemek yiyoruz; hepimiz bu hayatı benzer şekillerde yaşıyoruz. Fakat kimse birbirinin farkında değil. Yanı başımızda ne olup bitiyor bilmiyoruz. Hepimiz aynı hayatları yaşarken farklı şeylerden haz alıyoruz. Bu kadar aynıyken, nasıl bu kadar farklı olabiliyoruz? Bu soruyu cevaplamaya çalışmış bir sürü insan var. Örneğin İbn-i Haldun insan hayatına etki eden 5 faktörün olduğunu söyler. Bunlar; ''Cinsiyet, coğrafya, iklim, devlet ve toplumdur'' der. Aynı cinsiyete sahip, aynı coğrafyada, aynı devlette, aynı toplumda, aynı kültürde yetişmiş 2 insan. Bunlar kardeş, o kadar farklılar ki. Demek istediğim, insanlar aynı olmak zorunda değil. Hatta farklı düşünceler, farklı tavırlar o kadar güzel ki. Ama kaçırdığımız bir nokta var. Öyle bir durumdayız ki yarışmaktan, hırslarımızdan kör olmuşuz. Her seferinde ben haklıyım, ben doğruyum demekten saygı duymayı unutmuşuz. Bu yüzden ne bir doğruyu ne de bir yanlışı benimseyebiliyoruz. Sadece, biraz daha sakin kalabilsek ve baktığımızda görmeyi başarabilsek daha güzel ve yaşanabilir olabilir hayat.

Biliyorum, yaşamaya çalışırken bunları düşünmek ve uygulamak çok zor. Ama hep beraber bunları yapmaya çalışırsak bu kadar zor olacağını düşünmüyorum. Hatta bayağı kolaylaşır...


Tüm gerçekler gökyüzündeydi. Tek sorunumuz bulutları aşamamaktı Burakcığım...