Şiir; insanlar için bir oyalanma, zaman geçirme alanı olmaktan ziyade bir saptama alanı olmalıdır.



Bu yazımızda Turgut Uyar'ın kaleme almış olduğu Çıkmazın Güzelliği adlı poetik metin ele alınacaktır.


Turgut Uyar bu metinde günün şiirinin bir çıkmazda olduğundan bahsetmektedir. Ancak kendisine göre şiirin çıkmazda oluşu onu açıklığa kavuşturacak ve asıl “şiir” olmasını sağlayacak şeydir. Ona göre şiirin çıkmazda olduğunun bilincine varmak, aynı zamanda onu çözmek de demektir.

Bir sanatçı en güzel eserlerini daima sıkıntılı, buhranlı dönemler yaşadığı süreçlerde vermiştir. Yine sanatçılar da şiirin çıkmazda olduğunun farkına varırsa onu olduğu durumdan çıkartmak için farklı yollar deneyecek, ortaya asıl duygular çıkacak ve oluşan bu yeni şiir de şairin ve şiirin kurtuluşu olacaktır.

Dönemin iki önemli şairi olan Nazım Hikmet ve Orhan Veli’den de bahsetmektedir Turgut Uyar. Bu iki büyük şair de çıkmazdaydılar ve o kalifiye eserleri bu çıkmazın içerisinde verdiler. Yani aslında çıkmazda olmak bir şair için büyük bir avantaja dönüştürülebilecek bir fırsattır.

Uyar’a göre şiirin görevi belki de çıkmazda olmaktır. Ona göre şiir çıkmazda olduğu sürece asıl manasını bulacaktır. Osmanlı toplumunda Divan şiiri hiçbir zaman çıkmaza düşmemiş ve yüksek zümre şiiri olarak kalmıştır. Oysa Tanzimat'la birlikte yeni bir medeniyet dairesine giren toplumda Tanzimat Dönemi'nde verilen şiirler çıkmazın verdiği güzellikle vücut bulmuş ve bir çıkış arayışı içerisine girmiştir.

Peki şiiri ve şairi bu çıkmazın içerisine düşüren şey nedir? Turgut Uyar bunu başlıca üç nedene dayandırmaktadır. Bunlardan ilki şairin kendi “sebep ve sonuçları.” Yani şairin kendi içerisinde girdiği çıkmaz. Şair gerek toplumsal gerekse kendi özel hayatında etkilendiği bir etki nedeniyle bir çeşit çıkmaza girer ve bu çıkmazdan kurtulmanın tek yolu meramını söze dökmektir. Ancak şiir de burada çıkmazda gözükür ve şair çıkmazdan çıkmaz için debelenip durur. Tüm bu debelenmeler sonucunda da ortaya asıl şiir dediğimiz sanat seviyesi yüksek olan edebi eser çıkar. Bu yüzden nitelikli bir eser vermek için şairin kendisinin de bir çıkmazda olması oldukça önemlidir. En büyük şairler en güzel şiirlerini bu tür çıkmazlar içerisinde vermişlerdir.

Uyar’ın bahsettiği ikinci neden ise şairin içerisinde bulunduğu toplumda köklü, “yeni”likler olması ve henüz toplum yaşantısının buna hazır olmaması nedeniyle bir “kültür, medeniyet krizi” yaşamasıyla mümkündür. Toplumun değişmesi, insan ihtiyaçlarının değişmesi ve şairin söyleyeceklerinin değişmesi yahut üslubunun ve deyişinin farklı bir yöne evrilmesi de buna dahildir. Buna en güzel örneği ise yakın geçmişimizde karşımıza çıkan Tanzimat edebiyatı şiirlerini ve düşünce yapısını verebiliriz. Tanzimat Döneminde yüzünü tamamıyla batıya dönmüş bir Osmanlı medeniyeti vardı. Oysa ne halk ne de münevver sınıf buna tam olarak hazır değildi. 

Tanzimat Fermanı’nın ilanı ve medeniyet yönünün tamamıyla batıya dönmüş olması bir şok etkisi yarattı toplumda. Bu da şairlerin “yeni” olan şiiri ve meramlarını anlatma konusunda onları bir “çıkmaz”a itti. Zira buna hazır bulunmuyorlardı. Ancak buna rağmen bu dönemde bu çıkmazın verdiği avantaj sayesinde şairler dönemi çok iyi özetleyen, meramlarını çok iyi dile getiren eserler vermiştir ve çıkmazı lehine çevirmişlerdir. Çıkmazdan beslenmiş ve hem kendi ruhlarını hem de kalemlerinin gücünü yüceltmişlerdir. İşte bu yüzdendir ki çıkmazda bulunan bir şair en iyi eserlerini verir.

Uyar’a göre şiiri çıkmaza sokan üçüncü ve son neden ise bilinçsiz bir şekilde gelişen ve “griliğe” boğulan bir şiir ortamıdır. Bu durum aslında günümüzü de özetlemektedir. Uyar’ın tabiki de ortaya konan her esere saygısı vardır ancak bilinçsizce ortaya konan aşk şiirleri yahut budalaca denenen biçim denemelerine ses etmemeye pek de katlanamadığını ifade etmektedir. Haklıdır da. Zira bu tür eserlerin sanat seviyesi oldukça düşük olduğu gibi halkı da yanlış yöne sevk ediyor ve asıl şiir ve sanattan uzaklaştırıp toplumdaki sanat bilincini köreltmeye başlamaktadır. İşte bu tür eserler bir çıkmazın içerisine girilmeden ortaya konan eserlerdir. Bu yüzden edebi seviyeleri düşük ve genellikle de bir şey ifade etmez durumdadırlar. 

Böyle bir sanat ve şiir anlayışının olması da yine şiiri çıkmaza sokar ve asıl sanatçı olan şairler içerisinde bulunduğu bu manasız durumdan çıkış yolunu arayarak, ortaya bir eser koyarak bulmaya çalışırlar. Bu uğurda ortaya konmuş eserler ise gerçek sanat eserleridir.

Şiir çıkmazdadır çünkü insan çıkmazdadır. Edebiyatı ortaya çıkaran en önemli unsur zaten insanın kendisidir. İnsan da çıkmaza girdiği zaman hem sanat hem de şiir bir çıkmaz içerisine girer. Zira şiir insanın kendisini en özgür bir biçimde ifade ediş alanıdır. Toplum ve insanlar değiştikçe, sorunlar ve üsluplar değiştikçe de bu çıkmazlar çoğalmaya devam etmektedir. 

Şiir insanlar için bir oyalanma, zaman geçirme alanı olmaktan ziyade bir saptama alanı olmalıdır diyor Uyar. Ona göre şiir, “farkındalığı” sağlayacak ve çıkmazdan en iyi edebi mahsullerle çıkmayı sağlayacaktır.

Uyar yazısının son paragrafında ise şiirin çıkmazda olduğundan ve bunu reddetmediğinden bahsetmektedir. Evet, şiir çıkmazdadır. Ona göre bu çıkmazın bilincinde olmak şaire ve şiir hayatına yeni bir imkan silsilesi yaratmaktadır. Sanat seviyesi yüksek şiirin var olabilmesi için bir “çıkmaz”ın da bulunması gerekir.


Sonuç:

Bu yazımızda Çıkmaz'ın Güzelliği adlı poetik eser incelenmeye çalışılmıştır. Muhatabına fayda sağlaması dileğiyle.