aslında ağladın

annen ve eşyaların görmedi


görmedi kız çocukları

ip atladılar, taş sektirdiler betonda

sesleri ağlayışlarını dövdü

ağladın aslında

ne annen ne de eşyaların gördü


duymak istedi

o kavruk aylarda göğe uzanan tembel bulutlar

odandaki kasvetli havayı kıskandı göğüm

şimşekler çaktı da yağmur diye yağdı içindeki hıçkırıklar


ağladın da ne kaybetti şehrim

yine oynadı çocuklar, yine öldü

herkes kendi derdine düşüp

kapısının önünü süpürdü


aslında ağladın

bir bardak su gibi başının ucunda durdu ölüm

kurudu ağzım bir şey söylerim diye

içtim ki içtim

solacak kadar yaşamayı unuttu bıraktığın zulüm


sen ağladın

içimde bombalar patladı

şehirler düştü, bayrakları yarıya indirdi kaburgalarım

kalbime

elinde kiloluk şekerler ile yağ tenekeleri taşıdı komşular

kulağıma üflenir gibi üflendi arapça kelimeler

içimde cenaze evleri dönüp durdu

alnıma ahından tabela astılar


aslında ağladın

görmedi annen ve eşyalar

bir ben öldüm

bir de yakasında karanfil taşıyan turnalar