zaman hepimizi toprağa çakan bir haydut başarıdır

lüzumsuz suçlar taarruzunda uykuları kanıtlayan geceler

ve eksilen devrim ütopyaları

sana şah damarından daha da yakın olan zıvanalar

sırrına ermiş sokak köpekleri

dünya gayretten yapılma bir yerdir

herkes kendince yenilmedi hiç ya da hep yenilmiş

şakası olmayan insanlar ilk görüşte tanınır

onlar aynalarını karanlıkta taşıyanlardır, susmuş bir telsiz sesi terfi istiyordur

bir karıncanın fillerle geziyor olması onu fil yapmaz

ama bir karıncanın vefatı neyse filin vefatı da odur

teknoloji acımasız binlerce hergelenin kermesi


girdiğim sıra

tuttuğum saf

yutkunduğum kan

mesela ateşi ilk ben bulsaydım kendimi yakarak öldürürdüm

halılara dökülmüş saçların temsilinde

durmuş bir duvar saatini anlamak elbette duvardan geçer

ensendeki diş izlerinden yalayan paltonun yakası

merdivenlerden düşen ne varsa bize yetişmeye çalışıyordur

öğrendiğin kadar derine iner mağran

korktuğunu biliyoruz ama saymayız da meraklanma

vardığın zaman hemen ara sonraki gideceğin yeri

ima ve iman

yaş aldıkça acıyan bir yerime bakmıyorum bile artık

kısasa kısas ve biraz makamı hicaz

güftesi mısralarla boyanmış bir yaz

aklımda yarısı çalışan bazı nostaljik kahırlar


konu arabeski öpmeye başladıysa alnından

birazdan ezan okunur kalp çarpıtılarımla

bu sefer kimse duymaz onu

ama ben elbette ölürüm huşudan


affetmiyoruz harflerin hiçbirini

ve elbette öylece izlemek de romantizm sayılacaktır