Tırmanmak için önce tutunmak lazım. Kulağa basit geliyor elbette. Tavsiye veren birçok söz gibi bu da öyle. Ancak özellikle basit görünümlü ve hatta çok sık duyduğumuz cümlelerin anlamları sonradan anlaşılıyor. Basitliği bu tarafta daha çok kalitesiz, önemsiz, değersiz şeklinde algılamaya yatkınız.

Bu durum genellikle bir çıkmaza girdiğinde ve o söz aklına geldiğinde veya bir şekilde o söze erişimin olduğunda gerçekleşiyor.

Örneğin, “Hareket, berekettir.” Bu kadar öz, bu kadar işleyişe yakın, bu kadar sıcak bir söz olamaz. Tabii hareket edemiyorsan özellikle dile kolay gelir. Zaten öyledir de. Tam da ihtiyacın olanı fısıldar sana, ne eksik ne de fazla. Tam kıvamında. Biz öncesine ve sonrasına bir şeyler sıkıştırmayı severiz. Koşullar, miktarlar, sıfatlar, zorundalıklar, nelikler... Aslında sadece o kadar ki bizi genelde tıkayan da bu önüne ve sonuna aç gözlülükle sıraladıklarımızdır.

Bir şeyi yapmak için sadece onu yapmamız gerektiği fikri bize o kadar basit ve işlevsiz geliyor ki belki de atlıyoruz orayı. Aslında hepimiz biliriz. Bisiklet sürmek için bisiklet sürmek gerekir, başka yolu yoktur. Yazmak için yazmak gerekir. Hepsi bu. Çok basit değil mi? Asla. O kadar zor ki. Üstelik fark ettikçe dahası geliyor. Aslında hep bildiğin şeyleri yaşayarak anlamaya başlıyorsun. Bir şeyleri değiştirme, dönüştürme imkanın olduğu bölüme geçiyorsun. O an. O an değiştirebilirsin işte, fark ettin, bağlantıyı kurdun ve tek yapman gereken... zaten aslında yapamadığın o şey. Zaten o yüzden orada olduğun o şey.

Sadece kriz anlarında bir çıkış veya dönüşüm noktası arıyoruz. Belki asıl sıkıntı oradadır. Bunu önlemek için de bir şeyleri yaşarken alternatif üreterek devam edilebilir. Ya da yaşam boyu gelişim içerisinde kalarak... Ancak yetmeyecek elbette. Sürekli benzer bir noktaya varacaksın, hep bir öncekine benzeyecek ancak aynısı olmayacak. Bir duraklama, tıkanma yaşayabilirsin. Bu hayatın ellerinden kayıyor demek değil. Kötüye yorman gereken bir durum da olmayabilir, hatta geliştiricidir eğer kendine kulak verirsen, bu sadece basit bir tavsiye olabilir.

Bir yerin ağrıdı, dur, ağrı kesiciden önce bir dur, dinle. Neden ve neren ağrıyor? Hayatının her noktasında bu böyle.

Geri döndüğünde de, her zaman geri dönüş vardır ancak her zaman eskiye değildir, o giden zamanı kayıp olarak görmek veya belki o bir anda gelen tekrar yaşama tutunma heyecanından dolayı aşırı hareketlilik... Dur, yine, sakin ol. Tırmanmak için önce yeniden tutunman gerekiyor. Enerjini sürdürülebilir kıl. Bu bir israf veya zaman kaybı değil.

Dinle kendini ve etrafında olan her şeyi çünkü yolu bilen tek kişi sensin. Üstelik bir sır, yol yok ^^