Ucuz parıltılı elbisesi,
O simli ışık...
Kesik kesik düşüyor bölük pörçük bedenime.
Kafam... Kendine has şakalar yapma peşinde,
Kanım düşüyor, ben bir elbisenin eteği ışığında,
Kalabalıkta yolumu bulmaya çalışıyorum,
Kedi gibi o eteğe tutunmak dışında,
Başka bir yol bilemiyorum.
O olmazsa kendimin olamam, kaybolurum!
Haleleri genişliyor,
Ucuz parıltılı elbisesi kesik kesik geliyor gözümün önüne,
Dün gece ne oldu?
Kafamı bir yere çarpmış olmalıyım,
Sağ tarafımdaki her şey koyu.
Beyin kanaması şüphesi?
Bir şüpheden daha da eğlencelisi,
Dün gece ne oldu öyle...
Ucuz parıltılı elbisesi üstünden düşüverdi!
Sanki onu bir kaplan giyinmişti,
Ay parçası gibi göründü içliği.
Antidepresan almak için bayağı bir hareket bu,
Fazla kaçırdık içkiyi.
Hayal gücü ne kadar korkulu şey varsa önüme serdi.
Dün gece ne oldu sahi?
Ben o eteği tuttum, kendime çektim çektim,
Makaranın ipini kendime çeker gibi.
Birilerine madara oldum o sırada ama kimmiş onlar!
Benim aşkımla aşklanamazlar.
Tüm bunlar eşsesli sözcüklerden meydana geliyor,
Ayna bana o ucuz parıltılı elbiseyi gösteriyor.
İçinde kim var onun?
Hiç kendini göstermiyor.
Yine de ay parçası gibi görünüyor hiçliği.
Sahneye çıkıp içine gizliyor kimliğini,
Soyup soğana çeviriyor benim de benliğimi.
Ağzımızda tutamıyoruz tarantula ve kanatlı sineği,
Vızır vızır dönen karanlığı kim çıkarıyor bilmiyorum,
Boynumdayken nefesi?
Ucuz parıltılı elbisesi... Bir çılgın bir serseri,
Ben kim olduğumu bilmediğim biriydim,
Bacaklarımın arasında bir kadın yükseldi.
Kaygılar ve de korkular gibi,
Nedenini asla bilemedim,
Gözümün önündeydi elleri,
Sevemedim gitti, öpemedim gitti...
/15 Ağustos 2023
(20 Yaş Şiirleri)