Geçen gün düşündüm de hiç çekip gitmelerim olmadı benim. Terk edemedim ne bir insanı ne de bir coğrafyayı. Sanki hiçbir iklimden geçemedim ben. O ılık rüzgarı savurup atamadım serden.

Mesela avareliğim de tutmadı hiç! Gençtim, kızgındım ve biraz da kırıktı şu gönlüm ama boş vermişliğim nüksetmedi zamanın tahta tekerleğinde. Döndü durdu... durdu döndü...

Hiç mi bir şey olmadı derseniz, tabii ki oldu. Çok uğurlamalarım oldu. Gittiğini sonradan öğrendiklerimin arkasından gecikmiş uğurlamalarım, yarım yamalak vedalarım, gideninin haberinin olmadığı vedalarım, gittiğini kabul edemediklerim, bazen de daha onlar gitmeden gideceğini adım gibi bildiklerim...Yani anlayacağınız benim hiç gitmelerim olmadı ama uğurlayamadıklarımın sayısı yaşımı aştı. Omuzumu düşürdü bir noktada. Dün aynaya baktım, saçımı ağarttı. İşte size olanlardan birkaçı.


Sabit kalan varlığımdı, bendim. Her gün yeniden şekillenen, her gün yeniden düşünen ve her gün gönlü daha da genişleyen. Sabit kalan varlığımdır size seslenen. Etrafımdan geçip gidenlere bir tepki olarak bu yazıları ve buruk gülümsemelerimi bırakıyorum olduğum noktaya. Zamansız ve insansız bir acıya refakat etsinler diye...

Coğrafyamdan coğrafyanıza, iklimimden ikliminize, gönlümden gönlünüze, elimden gözlerinize...

Zamansız ve mekansız bir uğurlama bu.