Ben kendime şahit bile olamam umut

Şahit olmayı uçurtmanın ucuna bağlayadur, örnek bile olamam kendime

Seni tanımam ben umut

Tanımayı bisikletinin gidonunda telli turna gibi savursan da

Yoktur adını duymuşluğum


Açamayan akşam sefalarının selamını yutkunuyorum

Bilirim boğazında sıradağlar gibi duruşunu savunmasızlığın

Bilirim kimsesizlikten kalan yavanlığını damağın

Veda cümlesi hiç yazılmamış bir mektupsam bugün

-ki demiştik,

herkes biraz veda cümlesi yazılmamış bir mektuptur umut-

Son dizemi öpemediğin kaderin kasıklarına ekiyorum


Düşlediğini yazdığın camlara nisan yağmuru değdi

Ben dur diyemedim, kimse dur diyemedi

Sevgililerin, sevişmelerin, hayallerin

Hayal edemediklerin daha

Akıp gitti kırılmış kaldırım taşlarının arasından kıvrana kıvrana

Gör, duy, bil umut

Gençliğini bilmem ne sokağında bir mazgala kaptırdılar


Ben nicedir evimi yadırgarım bilmezsin

Bu yastık taş, beton, asfalt gelir

Burnumda zift kokusu çatıdan akan

Pekmeze karılmış kar kokusu gelir

Tırabzanı olmayan şu merdivenden umut

Düştümse suç,

İlk adımımdan gelir


Saçlarımı kurutmadım huyum değildir

Tutam tutam çile sardım buklelerime

Karnım tok, sırtım pekmiş

Utanmazmışım ağlarken de!

Ne pabuçlar eskittim kendimi ararken

Nereye koydumsa yoktu olduğu yerde

Oysa seni bile gömdü toprağına

Anneler hep haklı çıkmaz mıydı umut?


Karanlık, karanlık

Yine karanlık

Ben demedim akşam sefaları dedi


Yıldızların ışıklarını onlar kapatmaz umut

Yeter ki açık tut gözlerini!